Dua yayıncılıktan çıkan "Amine Sensin" kitabını okuyorum. Bu kitabın ana karakteri olan Amine isimli kız öğrencinin başörtü mücadelesinden esinlenerek bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.
2010-2011 Eğitim Öğretim yılı, İzmir'in Konak ilçesinde bir ortaokul, sekizinci sınıf öğrencisi ve aynı zamanda okul birincisi olan Amine kütüphanede yalnız başına oturuyor.
Tüm arkadaşları derste ama o yok. Öğretmenleri onu derse almıyor.
Sebebi ise Allah'ın (cc) "Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar" (Nur 31) emri gereği örtünmesi.
Yaşadığımız ülkede bu gibi olayları bilmeyen, duymayan eminim ki yoktur. Daha on yıl öncesine kadar bile okula başörtüyle gitmek yasaktı.
Halbuki o örtü Allah'ın emridir.
O örtü mümini koruyan kalkandır.
Bir mümin nasıl olur da Rabbinin emrini çiğneyip başkasının isteğine boyun eğebiilr ki?
Zamanında sırf örtüsünden vazgeçmediği için okuldan atılan öğrenciler, görevlerinden alınan öğretmenler, doktorlar, hemşireler vard.
Onların örtüleri için verdikleri mücadelenin aynısını, bugün bizler "doğru örtünme" için vermeliyiz.
Tesettür sadece başörtü takmaktan ibaret değildir.
Peki doğru örtünme nasıl olur?
Öncelikle giyilen kıyafetin; el ve yüz dışında (duruma göre el ve yüz de dahil olabilir) bütün vücudu örtmesi gerekir. Vücut hatlarını belli etmeyecek kadar geniş olması ve vücudunu göstermeyecek kadar da kalın olması gerekir.
Çünkü Allah Azze ve Celle hayat kitabımız Kuran-ı Kerim'de; "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara söyle, dış giysilerini üzerlerine börünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır..." (Ahzap 59) diye buyurmuştur.
Ayrıca kişi örtünerek sadece Allah (cc)'ın emrini yerine getirmiş olmaz. Aynı zamanda kendini haramlardan da korumuş ve tanınıp rahatsız edilmemeleri için de en doğru adımı atmış olur.
Örneğin örtülü olmayan veya örtünün kendisine yüklediği sorumlulukları bilmeyen kişilerin çevrelerindeki olumsuzluklardan kolay etkilenebileceği gibi islamsız, dolayısıyla mutsuz bir hayat yaşama olasılıkları daha yüksektir.
Ancak örtülü olup, o örtünün yüklediği sorumlulukların farkında olan kişiler yaradılış fıtratına uygun şekilde davrandığı için dünyada mutlu ve ahirete de kurtuluş ehli olacaklardır.
Doğrusu akıl sahibi olan ve tefekkür eden her kes bunları bilir. Çünkü kişi doğruyu ve yanlışı ayırt edebilecek kadar bilgi sahibidir.
Bu bilgilere ulaşmak sanıldığı kadar zor değildir. Kur'an-ı Kerim'de, Rasulullah'ın hadislerinde ve yüzlerce kitapta bu konu hakkında birçok bilgi verilmiştir.
Bizlerinde önce bunları okuyup bilgi sahibi olmamız sonrasında öğrendiklerimizi diğer insanlara eksiksiz aktarmamız gerekir.
Bu bizim hem dini vazifemiz hem de dünyada mutluluk ve ahirette kurtuluş reçetemizdir.
Rabbim vazifemizi hakkıyla yerine getirip, insanların kurtuluşuna vesile olmayı nasib etsin inşallah.
Amin.