Her yıl Mart ayının üçüncü haftası (16-23 Mart) Müslüman âlem tarafından “Dünya Mustazaflar Haftası“ olarak anılmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdur insanların sesinin duyurulması, onların haklarının savunulması amacıyla 1990’ lı yılların başlarında Mustazaflar Cemiyet’i tarafından ilan edilmiş bir haftadır. Bu haftada; insan hakları ihlalleri, savaşlar, işkenceler, doğal afetler ve diğer olumsuz durumlar sonucu zorluklar çeken tüm mazlum insanlara dikkat çekilir. Bu sebeple ülkenin dört bir yanında basın açıklamaları ve mitingler düzenlenecek ve tüm dünya zalimlerine lanetler yağdırılacak.
Hal böyle olunca gündemimizden ve hayatımızdan soyutlanmaya başlayan Gazze’de tekrar hatırımıza geldi ve bir kez daha tokat gibi yüzümüze çarptı. Unutulmaya yüz tutmuş olan sahneler tekrar depreşti.
Evet, insan olmanın bir gereğidir unutmak. Ancak bizler bunu biraz yanlış anlamış olacağız ki hala devam eden bir soykırımı bile sanki bitmiş ve üzerinden yıllar geçmiş gibi ardımızda bırakarak önümüze bakmaya çalışıyoruz. Hani yaşanan onca şey daha önce dünya üzerinde görülmüş olsa belki bu durum biraz anlaşılabilir. Ancak dünya var olduğundan beri böyle bir zulüm ve soykırıma daha tanıklık etmemişken neler oluyor bize?
Rasulullah (sav) bir hadisinde : “Müminler birbirini sevmede, birbirine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organın rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer” (Buhâri) buyuruyor. Acaba kaçımızın uykusu Gazze yüzünden kaçıyor, kaçımızın yediği lokma boğazına düğümleniyor, kaçımız boykot için elbiselerimizin temizliğinden, bulaşıklarımızın parlamasından, kaliteli ayakkabı ve çantalardan vazgeçebiliyoruz.
Biz Müslümanlar ki dünya nüfusunun en az dörtte birini oluşturuyoruz. Ama sayıları on milyonu aşmayan işgalci israile karşı eli kolu bağlı bekliyoruz. Doğrudur bu durumda en büyük pay sahibi halkı Müslüman ülke liderleridir. Ama bu demek değildir ki önümüzdeki tüm yollar kapanmıştır. O liderler bizim boykot yapmamıza, meydanlara inmemize, kılıçtan keskin kalemler elimize almamıza ya da dua etmemize engel olamazlar. O halde biz Müslümanlar düşmana haddini bildirmek için daha neyi bekliyoruz?
Aliya İzzetbegoviç’in çok güzel bir sözü vardır: ”Soykırımı unutmayın! Zira unutulan soykırım tekrarlanır.” Ne kadar da doğru söylemiş. Bizler hala daha devam eden zulme karşı üç maymunu oynadığımız için bundan cesaret alan eli kanlı katiller bu defa da Gazze’deki aslanların en büyük destekçisi olan Yemen Husileri’ni hedef almaya başladı. İnsan kılıklı vampirler kendilerince bedel ödetecekler(!) oradaki mücahitlere.
Peki, siyonist ve emperyalisler ne zaman bedel ödeyecekler?
Biz Müslümanlar onlara ne zaman bedel ödeteceğiz?
Mizan’ın kurulacağı gün yaptıkları her şeyin hesabını bir bir vereceklerinden şüphemiz yoktur. Ama ibreti âlem için bu dünyada da en ağır şekilde cezalandırılmalılar. Bedel ödemeliler ki onlardan sonra gelecek olan zalimler bilsinler ki Müslümanlar sahipsiz değildir ve yapacakları her zulmün ahirette olduğu gibi bu dünyada da bir bedeli olacaktır.
Rabbimden dileğim Mustazaflar Haftası’nda yapılacak olan etkinlikler ümmetin uyanışına vesile olsun ve bizlere kardeşlik bilinci kazandırsın. Âmin. Selam ve dua ile.