Mübarek Kurban Bayramı yaklaşırken tarifsiz bir sevinçle birlikte acı bir sızı kaplar içimizi.
Allah (cc) yolunda kurban ettiklerimiz gelir aklımıza.
Kurban eti dağıtırken Rabbine kurban olanlar gelir.
Canilerce parçalanıp, balkonlardan atılıp, naaşları acımasızca yakılan ana kuzuları gelir.
Akıllara belki de hiç çıkmayacak şekilde kazınan, babasına “Ben Yasin’im” diyen o “ben” gelir.
Birkaç gün önce şehadetlerinin yıl dönümü olan Mavi Marmara’nın fedakâr civanmertleri gelir.
“Şehadetten daha güzel bir şey varsa o da sadece annemdir” diyen Furkan Doğan gelir.
Gençliğinin baharındaki Yasin Börü ile Hüseyin Dakak gelir.
Ali Haydar Bengi, Cevdet Kılıçlar, Necdet Yıldırım, Riyad Güneş, Hasan Gökgöz, Turan Yavaş, Cumali Güneş ve kalleşçe katledilen yiğitler gelir.
600 günden fazladır yoğun ateş altında olan, şehidsiz bir günü sonlandırmayan kahramanlar diyarı Gazze gelir.
Evlatları ve torunlarının şehadet haberi gelince “ Benim evlatlarımın kanları Gazze’de şehid olanların kanlarından daha kıymetli değildir” diyen Ebu Bekir timsali İsmail Heniyye gelir.
Düşman onu korunaklı sığınaklarda sanırken, cihat meydanlarında siyonist işgalcileri avlayan komutan Yahya Sinvar gelir.
Ve daha nice serden geçenler gelir aklımıza.
Her birinin doğup büyüdüğü yer farklıydı belki ama amaçları da uğruna canlarını verdikleri davaları da birdi.
Aziz İslamın izzetini muhafaza etmek için mücadele eden bu yiğitlerin isteği Rablerinin rızasını kazanmak ve Rasulullah’a komşu olmaktı. Allah’ın (cc) izniyle de muradlarına erdiler. Her biri şehadet madalyasını şerefle takıp Rahman’ın katına yükseldiler.
Ve bu cengâverler arkalarında öyle bir miras bıraktılar ki ona ne paha biçilebilir ne de öyle herkes sahip olabilir. Onlar bizlere hele de zamanın gençlerine uğruna göz kırpmadan canlarını feda ettikleri davalarını bıraktılar. Biz gençlere düşen de “Başımız gözümüz üstüne” diyerek o aziz davaya hadim olmaktır.
Onlar kanlarıyla sayısız insanın hidayetine vesile oldular, bizler de davanın ne kadar büyük ve haklı bir dava olduğunu tüm insanlığa ispat etmeliyiz. Davamızın Hak dava olduğunu, bu uğurda can verenlere Rabbimizin ne vadettiğini anlatmalı insanları Hakka kul olmaya davet etmeliyiz.
Okullarımızın ve üniversitelerimizin bataklık çukuruna döndüğü şu ahir zamanda bu yiğitleri gençlerimize anlatmalı küllenmeye başlayan imanlarını yeniden alevlendirmeliyiz. Şehadet aşkını gönüllerinde yeşertmeli her birini İslam’a fedai olarak yetiştirmeliyiz.
Kim bilir belki gün gelir bu gençler Selahaddin misali Kudüs’ün kapılarını yeniden Müslümanlara açar. Gün gelir halkı Müslüman ülkelerin başına geçip mazlumlara sığınak olurlar.
Çok şükür Rabbimize ki tüm bunları yapacak gücü bizlere vermiş. Asıl yapmamız gereken, bu gücü doğru ve sabırlı bir şekilde kullanmaktır. Hidayeti verecek olan Allah’tır (cc). Yeter ki biz elimizden geleni yapıp buna vesile olmaya çalışalım.
Ya Rabbi! Bize öyle bir iman ver ki bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Bize öyle bir irade ver ki hiçbir başarısızlık bizi yolumuzda edemesin. Ve bize öyle bir cesaret ver ki karşımızda hiçbir düşman duramasın. Âmin.
Şimdiden Kurban Bayramımız Mübarek olsun. Selam ve dua ile.