1948'den bu yana fiili olarak İsrail işgaline karşı direnen Filistinli mücahitler"etrafı mübarek kılınmış toprakları" savunmaya devam ediyor. Resulullah (S:A:V) şu hadisine mazhar olmaktadırlar: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç, muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.”
Ya Resulallah! Onlar nerededirler? Sorusuna efendimiz (S:A:V) şu şekilde cevap vermiştir; “onlar, Beytil Makdis’te ve Beytül Makdis’in etrafındadırlar” diye buyurmuştur. (Ahmet bin Hambel, Müsned, 36/657, no:22330)
Etrafı mübarek kılınmış bir beldede mübarek mücahitler adeta Siyonist çetelere kök söktürmektedirler. Dile kolay, Siyonist rejim tarafından direnişin -siyasî ve askerî- kalbi olarak görülen Gazze, 2007'de abluka altına alınmış ve etrafına örülen duvarlarla dünyanın en büyük açık hava hapishanesine çevrilmişti. Ancak Hamas’ın yiğit erleri tüm imkânsızlıklarına rağmen adeta ”teslim olmak yok Hamas kitabında” diyerek ambargoya boyun eğmedi.
Ambargo ile Gazze'yi dize getiremeyen işkâlcı İsrail, 7 Ekim Aksa Tufanı ile beraber bu kez (zaten mütemadiyen bombalanan) Gazze'ye yönelik adeta İkinci Nakba’yı başlattı.
Bu yeni süreçte başta büyük şeytan ABD olmak üzere batıdaki katliam ortaklarına verilen raporda en fazla üç ay içerisinde; Hamas tamamen tasfiye edilecek, Gazze boşaltılacak ve Hamasın elindeki Rehineler kurtarılacaktı, ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Gazze halkı, işgal boyunca yaşadığı zulmün toplamından daha büyük acılara maruz bırakıldığı 471 gün boyunca olağanüstü bir şekilde direnmiş, yaşadığı acılara dayandı ve iman ile teslimiyetin muhteşem örneğini ortaya koydu.
Siyonist barbar çetelerin bombalarına karşı, ablukaya alındıkları 42 kilometrelik alanda evleri bombalandığı için mülteci oldular; soykırıma uğradılar, aç kaldılar, açıkta kaldılar, soğuktan donarak şehit oldular, sevdiklerini şehit verdiler fakat Siyonist işgalcilere boyun eğmeyerek tarihe destan yazdılar. Batı'nın, şeref ve izzet sahibi Gazzelilerin duruşuyla İslam'a olan ilgi ve muhabbeti artarken sayısız Avrupalı bu süreçte Müslüman oldu.
Günün sonunda: Güçlü silahlarla "kuşandırılmış" Siyonist İsrail, 42 kilometrelik sahil şeridine sıkıştırılmış bir halka ve sınırlı silah teçhizatına sahip Hamas'a karşı mağlup oldu.
Çete lideri olan Netanyahu'nun askerleri, ne hava ne de kara harekâtıyla tüm Gazze'yi boşaltmayı başaramadığı gibi, kolayca yok edeceğini iddia ettiği tünellerde telef oldu.
Aksa Tufanı, sadece silah gücünü itibarsızlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda tüm dünyaya "her koşulda ahlak ve erdemli olabilmenin" dersini verdi.
Masum çocukları katletmeyi güç sanan Siyonist katillerin hapishanelerden perişan halde çıkardığı Filistinli esirlere karşı, Hamas yetkililerinin hediyelerle uğurladığı esirlerin yüzündeki gülücükler, muhteşem bir ahlakın ve insan olma onurunun en şerefli destanıdır.
Geldiğimiz noktada; işgalci çetenin Gazze’yi yok etmek hedefiyle başlattığı ahlak tanımaz saldırılar, imanın ve sabrın karşısında hezimetle sonuçlanmış; Soykırım Kabinesi, “Yok edeceğiz” dedikleri Hamas’la masaya oturmak zorunda kalarak bir yenilgi belgesi olan ateşkesi kabul etmiştir. Nitekim Gazzeyi ikiye ayıran Netzarim Koridorunun açılması ile adeta gazzeliler sel olup kuzey tarafına aktı…buna tahammül edemeyen soykırım bakanı Ben-Gvir, “Netzarimin bu sabah açılması ve binlerce Gazzelinin kuzeye geçmesi Hamas’ın zaferinin en açık belirtisidir” diyerek. Siyonist çetenin yenildiğini itiraf etmiş oldu.
Bu zafer, Gazze halkının sabrının sonucudur.
Bu zafer, İman ve İradenin nelere kadir olduğunun göstergesidir.
Bu zafer, yürekleri İnsanlık için çarpan her bir insanındır.
Bu zafer, Siyonistleri destekleyen şirketleri boykot edenlerin zaferidir.
Bu Zafer, Rim’ın, Rimi’ın Dedesinin, İsmail Heniyye’nin, Yahya Sinvar’ın…..dır.
Üzülmek yok gevşemek yok. Safları daha da sıklaştırmak var.
Mücadeleye devam…
Boykota devam…
Gazze’ye maddi ve manevi destek çıkmaya devam…
Selam ve Dua ile…