Yüce Rabbimiz Rûm Suresi 21. ayette şöyle buyuruyor: “O’nun varlığının delillerinden biri de kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesidir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”
Aile, şu fani dünyada bir insanın sahip olabileceği belki de en güzel şeydir. Kim mutlu olabileceği, huzur bulabileceği ve kendini güvende hissedebileceği bir yuvaya sahip olmak istemez ki? Bu soruya “Ben istemem.” diye cevap verecek insan sayısı yok denecek kadar azdır. Ancak ne yazık ki mevcut ekonomik şartlar sebebiyle böyle yuvaları kurmakta çok zordur. Bu yetmezmiş gibi kurulu yuvalarda bir bir yıkılıyor. Sebep olarak sayılacak o kadar çok şey var ki hangi birinden bahsedeceğimizi bilemez olduk. Daha acı verici olan ise kendini muhafazakâr olarak tanımlayan iktidarın bu sebeplere yol veriyor olmasıdır.
Ocak ayının ortalarında Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı hazırlandı. Bu plan kapsamında aile kurumunun öneminin vurgulanması, aile içindeki birlik beraberliğin korunması, mevcut riskler karşısında ailenin topyekûn desteklenmesi amacıyla 2025 yılı iktidar tarafından “Aile Yılı” olarak ilan edildi. Ama bırakın aile kurumunu korumayı, o kurumu yıkmaya yemin etmişçesine akıl almaz işler yapılıyor. Bunların başında 2021 yılından beridir düzenlenen Kültür Yolu Festivalleri geliyor.
Toplumun temel yapı taşı olan aile mefhumu aldığı yaralar sebebiyle her geçen gün biraz daha kan kaybediyorken sapkınlık yuvası haline gelen, adı haricinde hiçbir yerinde kültürümüzü barındırmayan festivaller bu yıl 20 ilimizde düzenlenecek.
Her ne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı bu festivallerin kültürel mirasımızı ve sanatsal zenginliğimizi dünyaya tanıtmak amacıyla düzenlendiğini iddia etse de bunun doğru olmadığını hepimiz biliyoruz.
İçki, fuhuş ve her türlü melanetin yuvası haline gelen, iğrenç görüntülere sebep olan konserler…
Sanat adı altında kadınların yarı çıplak halde sahnelerde dans ettirilmesi…
Üstelik bunların yediden yetmişe toplumun her kesimine açık olarak yapılıyor olması ne zamandan beridir biz Müslümanların kültürü haline geldi? Ne zamandan beridir bizim kültürümüz dünyaya böyle lanse edilir oldu?
Bu utanç bize yetmezmiş gibi bir de bu günah bataklığının dünyanın en kapsamlı ve en büyük festivali olmasıyla övünüyorlar. Dünya yeterince kötülüğe saplanmamış gibi, biz dünyaya nasıl bir kötülük yapabiliriz diye düşünüp bunu bulmuşlar sanki.
Hem aileyi koruyacaklarından dem vurup duruyorlar hem de binlerce yuvayı yıkma potansiyeline sahip bu rezil etkinlikleri düzenliyorlar. Mantıklarına şaşmamak elde değil doğrusu.
Manevi olarak ciddi çöküşler yaşadığımız ve gençlerimizi sapkın akımlara kaptırdığımız bu tehlikeli zamanlarda yapılması gereken asıl şey son kale olan aileyi korumak ve sapkınlıklara karşı sıkı tedbirler almaktır. Bu kapsamda HÜDA PAR tarafından hazırlanan kanun teklifine tam destek veriyor, bir an önce kanunlaşmasını temenni ediyoruz. Selam ve dua ile.