Nübüvvet; Tanrılaşan krallara, tiranlara, simsarlara karşı semitik bir çığlık, bir başkaldırı iken, bugün tanrılık iddiasındaki kralları, liderleri, din sınıflarını kutsayıp meşrulaştırıyor...
Birçok toplum, daha doğrusu yaşadığımız toplum şekilciliğe evrilmiş...
İnsan her şeyin farkında, ama insan istismarcıdır, çünkü çıkarcı dürtüler daha cazip ve baskın gelebiliyor çoğu zaman.
İnsan çıkarcı, konformist bir varlıktır.
Hüküm verirken, seçerken, tercih ve karar verirken çıkar tarafı ağır basan bir varlık. Çoğu zaman hakikatten yana değil, çıkardan yana profil çizer.
İnsanların Tanrı anlayışı değişiyor, bu tarihin her döneminde vardı, şimdi de var.
Aşkın bir tanrı inancı yerini şekilciliğe bırakıyor. Aşkın inanç limbik sürü moduna çok ağır geliyor adeta.
Somutlu tapılacak bir şeyler daha cazip geliyor.
Aşkın tanrı inancı yerini şekilciliğe bırakınca evrensel insani ve ahlaki değerlerde büyük bir erozyon yaşandı.
Dünyadaki ve bölgemizdeki gelişmeler karşısında insanlarımız madde ve mana arasındaki dengeyi sağlamak yerine, madde ve manayı bireysel çıkarlarına alet etti.
Bu ve benzeri dengesizlikler karşısında nübüvvet ve evrensel değerler yara aldı.
Değerler ve nübüvvet yara alınca, unutulunca ahlaksal zafiyetler baş gösterdi.
Özünden koparılan insan ahlaki üstünlüğünü de kaybetti.
Bugün yaşanan acılar bunun canlı şahididir.
Şu an hâlihazırda otorite anlamında israil ile ahlaki üstünlüğü olan kimseyi göremiyorum. Neden mi? Çünkü ona dur diyecek kimse yok.
İsrail’den ahlaki üstünlüğü olanlar ona dur diyebilmeli ve durdurabilme gücüne sahip olmalılar ki ahlaki üstünlüğünü de kanıtlayabilmiş olsunlar.
İsrail’in ahlaki seviyesini belirleyen şey ise harekete geçmiş olmasıdır. Harekete geçmiş olması demek, tıpkı uyuyan bir hücrenin uyanması gibi.
Uyurken çok tatlı duran, sakin ve uysal, uyanınca da azgınlaşan bir sırtlan, bir canavar gibi.
Ne zaman ki bombalar yağdırdı, vahşetin düğmelerine bastı işte o zaman iç yüzleri ve ahlaki seviyeleri de ortaya çıktı.
Aslında bıçak kemiğe dayandığında canavarlaşan hisleri durdurabilme erdemliliğini gösterebilmedir ahlaki üstünlük.
Bugün birçok devlete, adına ne derseniz deyin hatta sözde İslam devletleri de dâhil, harekete geçtikleri zaman ahlaki seviyelerinin israil'den üstün olmadığını göreceksiniz.
Çünkü insanın ne zaman hakikate sırt çevireceğini, nübüvvete ve insanlığa ihanet edeceğini kestirmek kolay değil.
Her an her saniye saldırganlaşabilir insan.
Her insan içinde bir netenyahu, bir hitler, bir başka katil ve zalimi taşıma potansiyeline sahip.
Bilkuvve netenyahuları ve başka zalimleri içimizde saklıyoruz.
İnsan yeri geldiğinde canavarlaşabiliyor.
Ama insanın canavarlaşan hislerini frenleyen bir şey olmalı.
Vahşete ve katliama varacak içgüdüsel yönelişin frenlenmesi.
Katliam tahayyülü ve meylini, duygu ve düşüncelerini durduran bir şey.
Bu içteki dıştaki hastalıkları, çürümüşlükleri bertaraf edecek olan,
Bizleri karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan.
İlim ve bilim,
Talim, terbiye ve eğitim.
Nebevi olana, çocuksu olana,
Aşkın olana, semitik olana,
Kültürel olana, sanatsal olana,
Estetik olana,
Âdem’e, İsa’ya, Musa’ya, İbrahim’e, Nuh’a Muhammed’e gelene,
Evrensel insani değerlere,
İslam’ın her çağa ve topluma hitap eden taptaze iman esaslarına,
Fıtrattaki ahlaki değerlerin ana merkezine dönüşle...