Toplumsal barışı ve düzeni korumak amacıyla, egemen güç(Devlet) tarafından bazı fiiller kanun ile suç olarak düzenlenmiştir. Kanunilik ilkesi gereği fiilin işlendiği zaman kanunda suç olarak düzenlenmiş olması gerekir. Suç olarak düzenlenen fiil işlendiği takdirde, fiili işleyen şahsa karşı bazı müeyyideler öngörülmüştür. Bu müeyyide hapis cezası, Adli para cezası vb. cezalardır. Ceza hukukunda suçun ve cezanın şahsiliği ilkesi gereği, suç teşkil eden fiili işleyen şahsa ceza uygulanır. Suç işleyen kişinin yerine babası, annesi, kardeşi veya bir yakını cezalandırılamaz. Suçun işleyen kişinin aile efradı, akrabası veya mensubu olduğu aşireti, milliyeti bir bütün olarak suçlanamaz.
Hukuk anlayışı gelişmiş, Medeni ve uygar toplumların hukuk sistemlerinde, suçun şahsiliği ilkesi kabul görmüştür. Bunlardan birisi de, pozitif hukuk sistemimizdir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 38. Maddesinde “ …Ceza sorumluluğu şahsîdir…” düzenlemesi yer almaktadır. Yine Türk Ceza kanunun 20. Maddesinin 1. Fıkrası “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” Şeklinde düzenlenmiştir. Yalnız şunu unutmamak gerekir ki, suçu işleyen kişiyi azmettiren, yardım eden veya suç işlemeye teşvik eden kişiler, işlenen suç dolayısıyla sorumlu olamayacaklarını iddia edemezler. Bunlar da suçu işleyen gibi cezalandırılırlar. Bu halde suçun şahsiliği ilkesinde bahsedilemez.
Bir diğeri de İslam hukuku sistemidir. Suçun şahsiliği ilkesi İslam hukukunun temel ilkelerinden birisidir. İslam hukukuna göre de herkes kendi günahında sorumludur. Kimse kimsenin cezasını çekemez. Kimsenin işlediği bir cürümden dolayı bir yakını cezalandırılamaz. Çünkü Allah’u Teala herkese özgür bir irade vermiştir. Bu özgür irade ile işlemiş olduğu fiili işleyen kişi cezalandırılır. Bu temel prensip Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir; “… Hiçbir suçlu başkasının suçunu yüklenmez…” (En’am suresi, 164.ayet) Yine İsra Süresinin 15. Ayetinde Allah’u Teala şöyle buyurmuştur “Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez…”
Kişinin işlediği suçtan dolayı, aile efradından birilerinin cezalandırılması usulü ise, ancak ilkel toplumlara has bir uygulamadır. Maalesef bu uygulamanın kırıntıları hala günümüz toplumu içinde görülebilmektedir. Sadece katilin aşiretinin mensubudur diye, hala insanlar öldürülmektedir. Hala işlediği şen’i bir fiilden dolayı, bütün bir millet suçlu gösterilmektedir. Sanki o şeni fiili işleyen şahsın mensubu olduğu millet tümden o fiili işliyormuş gibi bir intiba yaratılmak istenmektedir. Oysa ki, kötülüğün vatanı, milleti yoktur; İyiliğin vatanı, milleti olmadığı gibi. Her milletten iyi insanlar olabileceği gibi kötü insanlar da her zaman vardır. Kötülük şahsidir. Kötülük, fiili işleyen şahsı bağlar. Kötülük işleyen şahsın fiili, mensubu olduğu Tüm bir halka teşmil edilemez. Nasıl ki, Sakarya’nın Kaynarca İlçesi’nde Suriye uyruklu 9 aylık hamile kadını, 10 aylık çocuğu ile kaçırıp, Ormanlık alanda tecavüz edip, sonra oğlu ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından başları taşla ezilerek öldürülmesi olayı, tüm Türkiye halkını töhmet altına koymaz ve suçlu yapmaz ise; Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde Suriyeli Bir şahıs tarafından işlendiği iddia edilen istismar olayı nedeniyle de tüm Suriyeliler suçlu gösterilemez. Bu olaya İddia diyorum, çünkü yargılaması yapılıp cezası kesinleşinceye kadar masumiyet karinesi gereği kişi masum sayılır.
Bu olay nedeniyle, masum ve olaydan habersiz Suriyelilerin işyerlerinin camları kırılıp, yağmalanmıştır. Sosyal medyada, hiçbir ayırım yapılmadan Suriyelilere karşı bir linç furyası başlatılmıştır. Oysa ki, Suriyelilerin kahır ekseriyeti bu şeni fiili ve failini lanetlemektedirler, bu olayın gerçekleşmesini nefretle karşılamaktadırlar.
Bu tür çirkin fiiller, elbette ki toplumumuzda kabul görmez ve de kabul görmemelidir. Tepkimizi hukuk çerçevesinde göstermeliyiz. Ancak, tepkimiz bir şahıstan dolayı, bir toplumun tümüne yönelmemelidir. Hukuk dairesinin dışını çıkmadan hakkımızı arayıp, haklıyken haksız duruma düşmemeliyiz.
Son olarak, suç teşkil eden fiili işleyen kişiye yardım etmediği, kişiyi azmettirmediği veya suç işleme fikrini aklına koymadığı sürece, hiç kimse başkasının işlediği suçtan dolayı suçlu gösterilemez. Herkes işlediği fiilden sorumludur.
Kardeşlik bilincinin oluşması ümidiyle…