HÜDA PAR seçmeli ana dil dersine yönelik farkındalık oluşturmak amacıyla Diyarbakır’da bir panel düzenledi.
Panelin başlığı “Ana Dilimi Seçiyorum” idi.
Öncelikle şu hususun altını çizmek gerekir ki, Türkiye’de ulus devlet anlayışının inkâr ve asimilasyon politikalarından bahsettiğinde linçe uğruyorsun. Ya da Kürdistan ile ilgili haklı-haksız bir kelam ettiğinde “Kürtçü” ya da “bölücü” damgasını yiyorsun.
Bu şekilde bir algının hâkim olduğu Türkiye’de bu başlık ve içerikle bir panel düzenleyen HÜDA PAR’a teşekkür ediyorum.
Panelistlerin kıymetli yorumlarını ve açıklamalarını kaçıranlara ise sosyal medya platformlarında izlemelerini tavsiye ediyorum.
Evet, seçmeli ders seçiminin yapılacağı bu günlerde duyarlı her veli; Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler gibi derslerin yanında mutlaka “Yaşayan Diller ve Lehçeler” başlığındaki anadilini de seçmelidir.
Örneğin; Türkiye’de 30 milyona yakın Kürt var. Çocuklarımızın ana dillerini unutmaması adına mutlaka Kurmancî ya da Zazakî seçmeli dersleri seçilmelidirler. Bunun için başka siyasi partiler de HÜDA PAR gibi farkındalık çalışması yapmalı ve kamuoyu oluşturmalıdır.
Aynı şekilde STK’lar, kanaat önderleri, akademisyenler ve yazar-çizerler de bu konuyu sık sık gündeme getirmeli, bu konuda gerekli çalışmalar yapmalı ve halkı bilinçlendirmelidirler.
Çünkü dil, yüce Allah’ın (c.c) ayetlerinden bir ayettir. Bir dile sahip çıkmak demek yüce Allah’ın (c.c) ayetlerine sahip çıkmak demektir. Aynı şekilde bir dili yasaklamak da yüce Allah’ın (c.c) ayetini yasaklamak anlamına geliyor.
Dil bir milletin kendisidir. Milletin dilini yasaklayan o milletin varlığını yasaklamış demektir. Dolayısıyla o milletin hakkını hukukunu, kimliğini, irfanını ve bilumum değerlerini yasaklamış olur.
Bir başka deyişle dil, düşünce ve medeniyetin kelimelerle seslenmesidir. Dolayısıyla dil olmazsa düşünce de olmaz, medeniyet de olmaz.
Dikkat edin ana dili Kürtçe olan ve Kürtçe düşünen bir toplumu Türkçe, Arapça ya da başka bir dil ile konuşmaya zorlamak en basit tabirle büyük bir adaletsizlik ve büyük bir zulümdür.
Bu adaletsizliğe ve bu zulme karşı HÜDA PAR cesaretle adım atmış ve yol açmıştır. Bu konuda adil ve vicdan sahibi herkesin bu yolda mesafe kat etmesi gerekir.
Elbette 30 milyonun ana dili olan Kürtçe’nin resmi dil değil de seçmeli dil olması kabul edilemez ve büyük bir adaletsizliktir. Ancak buna bile sahip çıkmamak büyük bir duyarsızlık ve eksiklik olur.
Ümit ediyoruz ki en yakın zamanda bu adaletsizlik sona erer ve yasaklanan dillerin önündeki engeller kalkar.
Malumunuz pek çok sorunumuz gibi dil sorunu da batı kaynaklı ulus devlet anlayışın ortaya çıkmasıyla başladı. Bu yasağı koyanların temel amacı ise, âlem-i İslam olarak enerjimizi içte tüketip dünya üzerinden projeler geliştirme fırsatı bulmamamızdır.
Yapılması gereken ise; dil özgürlüğünün önündeki yasal tüm engellerin kaldırılması ve her dili Allah’ın (c.c) bir ayeti olarak değerlendirip değer verilmesidir.