Siyonizm cehaletin, vahşetin, kuralsızlığın güç gösterisinin, kindarlığın ana damarını temsil ediyor. Ve bu sulh ile, İslam ile, adalet ile tamamen zıt şeylerdir. Bir Müslüman’ın cehaletle, vahşetle, kuralsızlıkla barışık olması düşünülemez. Buna meyletmesi bile başlı başına bir felakettir. İslam’ın cehaletle barışık olması kesinlikle düşünülemez.
Buna çok dikkat edilmesi gerekiyor.
Günlerdir Gazze’deki mazlumlar, masumlar bir soykırıma tabi tutuluyor.
Dünyanın gözleri önünde kadın,çocuk çoluk demeden, kural ve ahlak dinlenmeden üzerlerine bombalar yağdırılıyor ve bütün dünya seyrediyor.
Çok çirkin ve de ahlaksızca saldırılar...
Hastaneler, Camiler ve kiliseler...
Okullar ve mülteci kampları...
Ekmek kuyruğunda bekleyenler...
Su tankerlerini bekleyen çocuklar...
Mülteci kampları...
Bütün geçişler üzerlerine kapatılmış.
Ne çıkış var ne kaçış.
Büyük bir soykırımla karşı karşıya kalmış bir halk...
Bütün bunlar olurken halkı Müslüman olan ülkelerdeki idarecilerden insanlık namına bir ses yok, duyarlı halklar ise çaresizlik içerisinde kıvranmakta.
Bir şeyler yapamama ıstırabı içerisinde, sadece kınamakla yetinilmekte.
Karınca kararınca bir şeyler yapılıyor ama bu da yetersiz kalınmakta.
Bir sessizlik,bir meyletme atmosferi hakim.
Kimi habersizce yahudileşmiş, yaşam biçimi ile fikri ile duyarsız bir kalıba girmiş kendisinden haberi yok.
Adına İslam dünyası dedğimiz bir çok beldede bir çok zaman cehalete,zulme,sefalete muhabbet besleyenler olmuş.
Önceleri olduğu gibi şimdi de aynı şekilde cehalete muhabbet devam etmekte.
Zulme ve zalime meyledenler olmuş ve hatta alkış tutanlar bile olmuştur.
Bütün dünya kör, sağır ve dilsiz.
Sadece seyretmekle meşgul.
Gazze bir ateş çukuruna dönüşmüş adeta.
Bir hendek misali ateş çukuru...
Hani onlar iman edenleri içi ateş dolu hendeklere atmışlardı da onlar davalarından dönmemişlerdi.
Ve onlar ateş dolu hendeklerde cayır cayır yanıp şehadet şerbetini içerken birileri de seyretmişti, raks etmiş dans etmişti.
Zulmün ve zalimliğin mantığı hiç bir zaman değişmemiş ve bu kıyamete kadar devam edecektir.
Bugünde aynı şekilde dans edip çocuk ölümlerinin izleyenleri görüyor ve bir şeyler yapamıyoruz.
Bunun vebalini ödeyemeyiz.
Dün inananları ateş çukurlarına atanların torunları bugün aynı şekilde zulümlerine devam etmektedirler.
Ve herkes aynı şekilde seyretmekle meşgul
Bakınız Cenabu Allah Büruc süresinde şöyle buyuruyor;
1.Burçlarla dolu gökyüzü şahit olsun,
2.Vaad edilen gün şahit olsun,
3. her bir tanık ve sanık şahit olsun (da şu gerçeği ünlesin):
4. Kahrolsun hendek ehli!
5. O ateş (hendekleri), ağzına kadar doldurulup tutuşturulmuştur.
6. O zaman onlar ateşin üstüne oturmuşlardır;
7. Dinlerinden döndürmek için acımasızca şuurlu ve kâmil mü’minlere yaptıkları işkence ve zulmü de seyrediyorlardı, yaptıkları işkence ve zulüm sebebiyle kendi aleyhlerine şâhitlik de edecekler.
8. O (zalimler) başka bir sebeple değil, sadece yücelikte eşsiz ve hamdin tümüne layık olan Allah`a imanda ısrar ettikleri için onlardan intikam almışlardır.
9. O Allah ki, göklerin ve yerin hakimiyeti sadece O`na aittir; üstelik Allah her şeye şahittir.
10. Bakın, mü`min erkekler ve mü`min kadınlara işkence yapıp da sonra pişman olmayanlar var ya: elbet onlar derin bir mahrumiyet gayyasını boylayacaklar ve onları harlı ateşin azabı bekleyecektir.
Evet! Onları harlı ateşler bekleyecek.
Masum çocukları ise adn cennetleri bekleyecek.