Ne kadar acı bir durum değil mi?
21. yüzyılda olup “Türkiye Yüzyılı”na yakışmayan sorunlarına takılı kalmamız!
Okul okuma çağında olan 100 binden fazla öğrencinin 3-4 ay boyunca 45-50 derece sıcaklık altında tarlada çalışmaya mecbur bırakılması neyle izah edilebilir? Bu sahipsizlik mi? Yoksa kader mi?
İbn-i Haldun'un "coğrafya kaderdir" sözünü duymayanımız yoktur. Peki İbn-i Haldun gerçekten doğulan toprakların, o kişinin kaderi olduğunu mu söylemek istemiştir bu sözünde? Yoksa bu söz muktedir (!) bazı çevreler tarafından yıllarca toplumları sindirmek için sinsi bir pazarlamanın ürünü mü olmuştur?
Coğrafya “kader” olabilir belki ama basiretsiz yöneticiler bu milletin kaderi değildir. Sadra şifa olmayan kimi vaatlerle göz boyamak yerine bu soruna çözüm bulunsaydı Şanlıurfa’nın eğitim seviyesi biraz daha ileri seviyeye çıkabilirdi.
Tarıma elverişli milyonlarca dönüm arazisi olan, hayvancılıkta çığır açacak potansiyele sahip, istihdam alanında büyük açığı kapatacak Şanlıurfa’da ne yazık ki gençler/öğrenciler başka uzak illere göç ettirmek zorunda bırakılıyor.
Halkın sorunlarını gidermek yerine sorunları derinleştiren idareciler çocuklarını özel okullara gönderirken hiç vicdan azabı çekiyorlar mı acaba? Gerçekten çok merak ediyoruz.
Konuya dair HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanı Emin Özaslan şu ifadeleri kullanıyor:
“Ahh Urfam... Ahhh..!
100 binin üzerinde 'Mevsimlik Tarım İşçisi' öğrenci...
8 bin civarı öğretmen açığı...
Gel de bu şartlarda eğitimde Türkiye ortalamasının üzerine çık...
Eylül ayı geliyor ama Urfalı öğrenci kardeşlerim 'Mevsimlik Tarım İşçisi' olarak dışarıda ve Kasım/Aralık ayında ancak gelebilecekler.
Şimdi bu kader mi, yoksa sahipsizlik mi? Ama olsun, bizim de 14 vekilimiz var!”
Ne kadar haklı bir sitem değil mi?
Halkının derdiyle dertlenmenin en bariz örneğidir bu. Yüzbinlerce tarım işçisi kardeşimizin içinden geçen sitemin dışavurumudur bu tweet.
Umarız aynı hassasiyeti 14 milletvekili ve yerel yöneticiler de gösterir.
Nüfusunun yüzde 18,6’sının gençlerden oluşan Şanlıurfa’nın hak ettiği konuma gelmesini arzuluyoruz.
Çok ümitli değiliz ama imkânsız gözüyle de bakmıyoruz.