Seçim süreci her zamanki gibi yoğun geçiyor. Ancak bizim gündemimizde daha çok Gazze soykırımı ve Kassam direnişi var. Siyonist İsrail, köşeye sıkışmış kedinin vahşileşmesi gibi mücahidlerden darbe yedikçe azgınlaşıyor ve bunun bedelini sivil halka ödetiyor. Ancak şu var ki Müslüman ülke yöneticilerinin bu soykırımı durduramamaları ise siyasetin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Hüdapar’ı bu merkez üzerinden değerlendireceğim.
Hüdapar yerel seçime ülkenin neredeyse birçok ilinde aday göstererek dahil oldu. Ancak Batman, Şanlıurfa ve Diyarbakır adaylarının daha etkin bir seçim süreci yürüttüğünü görüyoruz. Özellikle Batman adayı Serkan RAMANLI’nın ülkenin dikkatini çekecek boyutta bir seçim çalışması yürüttüğü görülüyor. Sempati toplayan konuşmaları ve hamleleri şimdiden puan kazandırdığı intibaını veriyor. Anadil savunusunu gayet medeni bir dille yapması, hatta ilk defa anadil için yürüyüş yapması, saz çalması, diğer başkanlar gibi birçok tahrike karşı sakin ve sağduyulu bir şekilde tavır alması sempati toplayan hareketlerden… Elbette bu sürecin tamamında ise İslami hassasiyeti net bir şekilde ortaya koyması da anlamlı.
Şanlıurfa adayı Emin ÖZASLAN da benzer çalışmalar yapıyor. Girmedik ev bırakmamacasına sahada. Urfa’nın sorunlarını dile getirmede etkin ve ardından hemen sunduğu çözümler de sahiciliği net ortaya koyuyor. Hüdapar’ı hem İslami hassasiyet hem de hizmet üretme becerisi anlamında önemsiyorum.
Bu süreçte kendini bölgenin sahibi gibi gören malum Dem parti zihniyetinin hırçınlığı Hüdapar’ın puan topladığının en somut delili. Bayan eş başkanları öyle hınçlı bir konuşma yaptı ki, kitlelerinin algısını yönetmede eski kavramları kullanmaktan başka çaresi yokmuş gibi davrandı. Medeni tavır yok, suçlama, karalama, kitlenin algısını 90’lı yılların kavramlarıyla büyüleme edası vardı. Kendilerini bölgenin sahibi gibi görmenin ruh halinin bir yansıması bu, başka değil. O videoyu izledikten sonra Hüdapar’ın artık sahada görünür ve etkin olduğunu anladım.
Bu videonun etkisi devam ederken, bir iki gün önce de dağ kadrolarından birinin Hüdapar’ın Dersimden aday çıkarmasını konu edinerek yine ne dediğini bilmez bir edayla konuştuğu videosunu izledim. Düşünebiliyor musunuz, “Nasıl olur da oradan aday çıkarırlar?” diyor. Sanki Dersim ve içindekiler babasının tapulu malıymış gibi. Demokrasi putunu ağızlarından düşürmeler oysa, ona buna da faşist derler.
Bu arada dem partinin yeni siyasetçilerinin istenilen düzeyde motivasyon üretememelerinden olsa gerek öncei sembol isimlerini sahaya sürmeleri de Hüdapar’ın sahada görünür olduğunun bir delili. Leyla Zana’nın Newroz’a katılması ve Şivan Perwer’in beste yapması dem partinin motivasyon düşüklüğüne sahip olduğunun işareti. İslam’a karşı ideolojik karşıtlığı olan bu zihniyete karşı Hüdapar panzehir hükmündedir.
Hüdapar’ın siyasi olarak varlığı bölgeyi dem parti ideolojisinden kurtarma açısından önemli. Tabi Kemalist zihniyet de Hüdapar’dan memnun değil. Bu durum İslami hassasiyeti olan kesimin Hüdapar’ı desteklemesi konusunda önemli bir veri. Hiç unutamadığım bir kesit, Chp’li grup başkan vekilinin Hüdapar’lı bir vekile “Sizin burada ne işiniz var, ben sizden rahatsızım” demesi ve bunu da gözü dönmüşçesine yapması açıkçası Chp zihniyetinin kodlarını yeniden hatırlattı bana. Düşünün onlar hüdaparı bu masalarda görmeyi içlerine sindiremiyor. Çıldırıyorlar adeta. Ama yavaş yavaş alışacaklar. Ülkenin sahibi olmadıklarını anlayacaklar.
Ak partiye gelince, geçmişten bugüne ülke için iyi kazanımları olmuş olabilir. Ancak özellikle şu Gazze gündeminde Gazze için elle tutulur bir şey yapmamış olması, soykırımı durdurma konusunda seçim meydanlarında “İstanbul düşerse, Gazze düşer” gibi sözlerin gereğini yapamamış olması bizleri derin hayal kırıklığına itti. Ortada soykırım var. 30 bini aşkın insan katledildi. Çoğu kadın ve çocuk. Bu vebal sadece Türkiye’nin değil İran’ın da vebali ve hepimizin vebali... Türkiye hiçbir şey yapmadı demiyorum ama kendisini destekleyenler İslamli hassasiyeti olan kesimlerden bir tokat yemesi gerektiğini düşünüyorum. Bununla beraber Urfa bağlamında mevcut başkanın kazanması da beni üzmez.
Genel olarak Hüdapar’a dair analizim böyle. İslami hassasiyeti etkin bir şekilde ortaya koyan siyasi bir zeminin artık güçlenmesi lazım. Sistem eleştirisi yapan, ülkemize giydirilen deli gömleğini yırtma çabasında olan bir siyasi zeminin güçlenmesi lazım. Ak parti bu konuda ilerleyemedi, bir noktada durdu. Bu milleti kökünden koparanlara karşı kararlı tavırlar ortaya koyan siyasetin güçlenmesi lazım. Elbette ki Allah’tan korkarak ekonomiyi yöneten ve yolsuzluklara gram prim vermeyen bir siyasetin güçlenmesi lazım… Hüdapar bu anlamda ülke için fırsat ve geleceğe umut taşıma açısından önemli bir siyasi aktör. Bu söylemim biraz tespit biraz da temenni. Hüdapar kadroları iktidara geldikten sonra asıl imtihanları başlayacak tabi.