Kitap ABD’li senatör Paul Findley’e ait. Pınar yayınlarından çıkmış. 500 sayfaya yakın. Senatörü bu kitabı yazmaya sevkeden şey Siyonistlerin Amerika’yı adeta esir almış olmasıdır. Senatör de bu esaretten payını aldığı için siyonizmden bir çeşit intikam alma adına onların iç yüzünü ortaya koyuyor. Daha doğrusu siyonizmin elindeki güçlerle Amerika’yı nasıl da esir aldığını anlatıyor.
Yaza bunu yaparken sadece kendi gözlemlerine dayanmıyor. Kendisiyle ilgili birkaç anlatım yapıyor geriye kalanı ise büyük araştırmalar, soruşturmalar, görüşmelerle siyonizmin Amerika’yı esir aldığını ispatlıyor. Konuyla ilgilenenler bu kitabı muhakkak okumalı diyeceğim ama maalesef baskısı yok. Sadece ikinci el kitap satan sitelerde var birkaç adet. Kim hızlı davranırsa o elde eder.
Yazar, bu kitabı kolay bir şekilde basamıyor. Gittiği yayınevleri cesaret edemiyor. Sonunda bir yayınevi kitabı basıyor. Ardından hemen Siyonistlerin kitabevini bastığını, yayınevi sahibini tartakladıklarını öğreniyoruz. Siyonizmin kirli yüzünü kitabın ilk sayfalarından hemen anlıyorsunuz.
Yazar, kendisinin Ortadoğu ziyaretinden başlıyor. Yemen’de tutuklanmış Amerikalı bir esiri diplomatik yollarla kurtarmak için çaba sarfediyor. Şu var ki Siyonist hegemonya ABD’li senatörlerin FKÖ’yü bir nebzecik de olsa olumlu bir şekilde ağızlarına almalarına izin vermiyor. Hatta Amerikada FKÖ ile bırakın resmiyi gayri resmi bir görüşme bile adeta büyük kıyamet olarak algılanıyor. Şu an Hamas gündemimizde ancak bu kitabın yazıldığı yıllarda FKÖ filistin davasının görünür temsilcisi olası hasebiyle sürekli FKÖ’ye atıflar oluyor.
Kitabın ilerleyen sayfalarında senatörlerle yapılan görüşmelerde bizzat ağızlarından çıkan cümlelerle Siyonist hegemonya anlatılıyor. Lobicilik faaliyetinin hem legal hem de illegal boyutta sonuna kadar kullanan Siyonistler meyvelerini alıyorlar. O meyvede İsrail’e her yıl düzenli olarak gönderilen milyon dolar yardımlar ve silah yardımları. Amerika adeta İsrail’e çalışıyor. Kitabı okuyunca bunu net olarak göreceksiniz. Hatta bazı vicdanlı senatörler bu durumu ifade etse de para etmiyor. Zira Siyonistler sadece senatoyu ve meclisi esir almış değiller, beraberinde büyük medya ağlarını da kontrol ediyorlar.
Bununla beraber şunu net olarak söyleyebiliriz ki, Siyonist örgütlenme ciddi motivasyonlarla Yahudileri bir güç haline getirmiş, azınlık olmalarına rağmen hem maddi güç hem de örgütlenmenin getirdiği güç ile Amerika’yı parmaklarında oynatıyorlar. Abartmadan söylüyorum Amerika’yı sömürüyorlar.
Üniversitlerde de etkin olmaya çalışıyorlar. Filistinin mazlumiyetini ortaya çıkaracak bir etkinlik mi gördüler onu durdurmak için hemen harekete geçiyorlar, üniversite yönetimini bir şekilde tehditle hizaya getiriyorlar. Elbette başaramadıkları durumlar da oluyor. Üniversitelerin ilmi olarak düzenlediği Ortadoğu araştırmalarına bile tahammülleri yok.
Evangelist denilen Hristiyanlardan da teolojik anlamda destek görüyorlar maalesef. Eski Ahid’i de dikkate alan bazı Hristiyanlar İsrailin sözde haklılığının teolojik arka planını kendilerince dillendiriyorlar ve filistin meselesinde israilin tarafını tutuyorlar. Tabi buna direnen papazlar ve cemaatler de var. Biliyorsunuz siyonizme karşı olan Yahudi cemaatler de var.
Siyonizmin Amerika Savunma Bakanlığı’nı diğer adıyla Pentagon’u nasıl da esir aldığını kitabı okuyunca göreceksiniz ve bana göre dikkatinizi en çok çeken bölüm bu bölüm olacak. Amerikalılardan silah istiyorlar, yetkililer de bu silahların şu an envanterde olmadığını söylüyor. Bir süre sonra İsrailliler pentagon yetkililerinin dahi yerini bilmediği o silahların yerini kendileri Amerikalılara söylüyor. Onlar da gidip oraya bakınca gerçekten o silahların orda olduğunu görüyorlar. İnanmazsanız kitabı okuyun. Daha neler var neler bunun gibi… O nedenle kimse bana Amerika özgür ülke falan demesin. Esaretin dibini yaşıyor Amerika. Lobi faaliyetleri altında senatörler kendilerini satıyorlar resmen. Hatta az biraz filistin yanlısı olan bir senatör hakkında hemen anti-propaganda yaparak “kendini araplara sattı” diyerek aşağılamaya çalıyorlar. Senatör ise arapların lobicilikten anlamadıklarına atıf yaparak şunu diyor: “keşke araplar bu işlere para akıtmış olsaydı da ben de kendimi onlara satsaydım”… Lübnan asıllı Amerikalı bir senatör de siyonistlerin saldırısına uğruyor. O da Paul Findley gibi harekete geçerek onlarla mücadele sahası oluşturuyor. Araplar arasında bir örgütlenme oluşturuyor ama Siyonistlerin sırtını yere getirmesi elbette zor.
Amerika başkanlarının Siyonistlere karşı çaresizliği ve mahkumluğunu göreceksiniz kitapta. Bürokratların Siyonistlerin korkusundan her istediklerini ifade edemediklerini göreceksiniz. Bu mu demokrasi? Burası mı özgür ülke?
İşte şu günlerde o Siyonist canavarlar Gazze’ye karşı adeta soykırım uygularcasına uçaklarla bombardımanlar yapıyorlar. Alçakça kadın, çocuk, hasta, yaşlı demeden insanları katlediyorlar. İnsanlık kanıyordu Siyonist yalanlara ve göz boyamalara ama şimdi öyle değil dünya vicdanı ayakta, Siyonistlerine vahşetine şahit oluyorlar.
Kitapta belirtildiği gibi Amerika esaretine benzer diğer bazı ülkelerinde siyonizme nasıl da esir olduğu görüldü. Hele Almanya… Yılllardan beri ödediği tazminatların haddi hesabı yok. Şimdi de can simidi olmaya çalışıyor İsrail’e. Bunlar da zerre kadar insanlık olsaydı böyle yaparlar mıydı? Tamamen efendi köle ilişkisi…
Söz uzar. Kitap sizleri bekliyor. Pınar yayınları ile görüştüm. Şimdi bir daha basmanızın tam zamanı dedim. Onlar da telif konusunda bazı araştırmalar yapıyoruz, olumlu sonuç alırsak basımını gerçekleştireceğiz, dediler. İnşaallah yeni baskıları olur. Siyonizmle mücadele evvela onu tanımakla olur, bu kitap da bu konuda köşe taşı konumunda…
Allahım Gazzeye zafer nasib et.
Allahım siyonizmi kahret, yerle bir et.