HAMAS, 7 Ekim’den bu yana siyasî ve askerî sahada bilinen önderlerinden dokuzunu şehid verdi. Onlardan İsmail Heniye, Yahya Sinvar ve Muhammed ed-Dayf aynı zamanda simgesel bir öneme sahiptiler. Her biri bir sahada “rumuz” konumuna çıkmıştı.
Bu simge isimlerin şehadetine rağmen HAMAS, nasıl oldu da arkalarında ABD ve diğer küresel güçlerin bulunduğu siyonistleri dize getiren bir mücadele veriyor?
HAMAS’ın karşıtları da HAMAS’a yakın Arap analistler da “Çünkü HAMAS, şahıs değil, bir fikirdir” diyorlar. Batılı analistlerin “HAMAS, bir ideolojidir; şahısların ortadan kalkmasıyla son bulmaz” tespitinin tercümesinden ibaret olan bu ifade, doğru ama yetersizdir.
Fikir veya ideoloji, kurumsal bir yapı oluşturmamışsa hava gibidir, gezip dolaşır, serinletir, umut verir lâkin bir netice hasıl etmez.
Fikir ve ideolojiyi sahada etkin kılıp hedefine ulaştıran, insan unsurudur. Ama nasıl bir insan unsuru?
Malik b. Nebi, Allah rahmet eylesin, Fransızlara karşı Cezayir mücadelesini anlatırken aldatıcı karizmatik kahramanlar devrinden söz eder.
Cesaretleriyle bir fırtına gibi esip topluma umut veren, samimiyetleri ile dimağlarda iz bırakan ama davaları uğruna vuruşarak can verdiklerinde artlarında sadece bir nam bırakan karizmatik kahramanlar… Onların eksiği, mekteplerinin olmamasıdır. Mektebi olmayan, bereketi bulamaz. Mektepleşmeyenlerin zafere ermesi Sünnetullah’a aykırdır.
Malik b. Nebi, son otuz kırk yılı yaşasaydı herhâlde bir de aldatıcı örgütler devrinden söz ederdi. Bu örgütlerin ilk türü ulusalcı sosyalist çizgideydi. Filistin gibi mukaddes bir vatanı, sosyalizmle kurtarabileceklerine inanan, aldanmış ve aldatan sosyalistler…
İkinci türü ise 2000’li yıllara doğru, malum enstitüler tarafından üretilen İslâmî olma iddiasındaki yapılar… Geçmişe bakıp orada kalmış gibi duran oysa aklı bugünün sentezleriyle karışan… Stratejik takvadan mahrum… Kendi takva anlayışını bütünleşmenin, ilerlemenin önüne duvar gibi diken… Asapları bozuk olursa cenneti garantileyeceğini zanneden, gergin, öfkeli, itici, bölüp duran ve bölünüp duran yapılar…
Görünüm ve samimiyetleri; gençleri onların etrafında topladı. Özü bulma kaygılarındaki uçluk ve kardeşlerine yönelik kuşkuları; onları bütünleşmeye karşı pimi çekilmeye hazır bir bomba ediverdi. Vücut buldukları yerleri tahrip ettiler. Cihadın 1400 yıllık itibarını sarstılar.
HAMAS, Filistin’i sadece ulusalcı sosyalist örgütlenmeden kurtarmadı, aynı zamanda bu ikinci tür yapılardan korudu. Akide düğümünü sımsıkı tutan ama pratikte mümkün olduğu kadar esnek olan bir yapı… Özünü sıkıca korurken içeride toplumun farklı kesim ve yapılarını bir şemsiye altında toplayan, dışarıda da farklı seçeneklere açık bir hareket stratejisi… Filistin’in kökleri sağlam, kolları açık millî hareketi HAMAS, böyle vücut buldu. Nitekim kendisi ehl-i hadise epey yakın İhvan kökenlidir ama ordusu, adını tasavvuf ehli İzeddin el-Kassam’dan alır. Filistin’de Solun köklerini kazıdı ama esir takasında yılların solcu kadınlarının da salıverilmesini sağladı. Sağlam kök, esnek tutum… el-Benna’yı okutmak ve koşullar gereği mevcut Mısır’la ilişkileri sürdürmek…
HAMAS; fikirde net, amelde esnek, dolayısıyla öngörülmezliğe açık stratejisini eleştiri ve müdahalelere rağmen sürdürerek kurumsallaştırdı, mektepleştirdi. Bu mektep üzere cihadın itibarını da iade etti.
Dava, mektebine kavuştuktan sonra şühedanın kanı onu ancak besler. israil ve dostlarını ürküten ve olmadık önerilere götüren de bu mektep olmanın bereketidir.
Clintonlar, Bushlar, Obamalar, Bidenler geldi, geçti; Trmup da gelir geçer ama HAMAS, direnişe devam ediyor, mektebin üstadları şehid oldu, binaları yerle bir edildi ama kapısı açık duruyor.
Rabbim, şühedaya rahmet eylesin… İntikamları, bu vahşi uygarlığının esastan yıkılması olsun inşaallah…