Şanlıurfa İl Milli Müdürü Fevzi Kurt'un yerine Asım Sultanoğlu’nun atanacağının ortaya çıkmasıyla birlikte söz konusu atama şehrin en çok tartışılan konusu haline geldi.
Söz konusu atamanın bu kadar ses getirmesinin sebebi ise Sultanoğlu'nun, 2012-2015 yılları arasında Karaman ilindeki Ensar Vakfı'na bağlı olduğu iddia edilen yurtlarda bulunan 10 çocuğa yönelik cinsel istismar olayı döneminde İl Milli Eğitim Müdürü olması ve hakkında soruşturmaya izin verilmesi…
Atamayla ilgili öyle bir hava oluşturuldu ki sapla saman birbirine karıştı. Ya da birileri zaten böyle olmasını istedi. Konuyu bilen bilmeyen herkes, oluşturulan algının etkisiyle elindeki klavyesiyle toplu linç kampanyasına katıldı. Hatta birileri hızını alamayıp bu tartışma üzerinden sessiz kalan kesimleri taciz olayını savunuyormuş gibi gösterip zakkum’dan yarım kalan hesaplarını görmek için üstü kapalı tehditler bile savurdu.
Öncelikle şu iyice bilinmelidir ki; İslam’ı kendisine referans alan bir Müslüman, hiç kimsenin kirli gündeminin bir parçası olmak veya kirli ajandalarının kurşun askeri zorunda değildir. Nerede, ne zaman ve ne yazacağını, hangi olaya nasıl tepki vereceğini kendi özgür iradesiyle belirler. İster bu tartışma olsun veya başka tartışmalar olsun, bir olayı iyice araştırıp gerçeklere vakıf olmadan o konu hakkında yazmak doğru olmadığı gibi hele hele sırf birileri istiyor diye yazmak hiç doğru değildir.
Bir Müslümana düşen şey; anne babasının aleyhine dahi olsa Allah için adil şahitler olmasıdır.
Şimdi gelelim, ‘hiçbir şekilde tasvip etmediğimiz taciz olayı’ üzerinden yaşanan atama tartışmalarına…
Şanlıurfalı milletvekilleri söz konusu atamadan haberdar olmadıkları iddia ediliyor. Bu gerçek de olabilir veya milletvekilleri topun ağzına girmemek için böyle söylüyorlar. Eğer bu gerçekse bu tamamen yanlış bir uygulamadır. Koca bir şehrin eğitiminin başına gelecek kişi konusunda gerekli istişareler yapılmadan atama yapılmışsa elbette bu doğru değildir.
İkincisi; yapılan atamanın yanlış olduğunu düşünerek bu atamanın yapılmasına karşı çıkmak bir insanın en doğal hakkıdır. Bunu dile getirmede de hiçbir beis yoktur.
Fakat bu isteğini kabul ettirmek için suçun şahsiliği ve masumiyet karinesi gibi ilkeleri çiğneyerek Sultanoğlu’nu, sanki taciz olayını bizzat yapan kişiymiş gibi algı oluşturmak, elbette masum bir durum değildir.
Peki, gerçek durum ne?
Sosyal medyada paylaşılan tutanaklara bakıldığında Bakanlığın, prosedür gereği Asım Sultanoğlu'nun olayın gerçekleştiği tarihte Karaman İl Milli Eğitim Müdürü olmasından kaynaklı silsile yoluyla İzinsiz Eğitim ve Öğrenci Barınma Faaliyeti Gösteren Yerlerin Denetim ve Tespiti İçin Kurulan İzleme ve Koordinasyon Komisyonu Başkanı olmasına istinaden hakkında soruşturma açılması izninin verilmiş olduğu görülüyor.
Peki, Asım Sultanoğlu bu olaydan dolayı herhangi bir ceza almış mı? Hayır almamış.
Oysa hukuk literatüründe suçun şahsiliği ilkesi ve masumiyet karinesi ilkesi diye iki ilke var. Birinin işlediği bir suçtan yola çıkarak başka insanları toptan suçlu ilan etmek bir hukuk ihlalidir. Hatta aynı aileye mensup bir kardeş dahi diğer kardeşinin suçundan sorumlu değildir.
Bir de suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden adına masumiyet karinesi denen suçsuzluk ilkesi var. Bir kişi hakkında kesinleşmiş hüküm bulunmadığı sürece o insana suçlu muamelesi yapmak yine hak ihlalidir.
Tartışmalara bakıldığında iki gündür ayaklar altında çiğnenen bu iki hukuk ilkesi, yalnızca sol-seküler çevreler için geçerliymiş gibi görünüyor. Yani kendilerine demokrat, kendilerine özgürlükçü, kendilerine hukuk tanıyıcı… Başkalarına, hele hele dindar insanlara gelince vurun abalıya…
Bir atamayı istersiniz istemezsiniz, doğru bulursunuz bulmazsanız, birilerini seversiniz sevmezsiniz bu tamamen insanın kendi özgür tercihi. Ama bu tercihini linç ve iftira kampanyaları üzerinden birilerine dayatma hatta bir adım daha ileri giderek korolarına katılmayanları tehdit etmek asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Evet, birilerini sevmek gibi mecburiyetimiz yoktur ama adil ve vicdanlı olma gibi bir mecburiyetimiz vardır…
Umarım Şanlıurfa’mız, bu kısır ideolojik tartışmalardan uzaklaşıp ciddi sorunlarla boğuşan eğitimin daha iyi bir yere gelmesi için el ele verir…
Kaleminize sağlık.. Dediğiniz gibi bazıları konserler atıf yaparak emri vaki tavırla "siz de tepki gösterin" demeye getiriyor. Bir kere konserlere atıf yapmak basitlik. İki olay farklı olaylar çünkü...