Gazze'de gazetecilerin ciddi tehlikeyle karşı karşıya olduğu kaydedilen açıklamada, saldırıların başladığı günden bu yana 35 gazetecinin hayatını kaybettiği bildirildi.
İşgalci siyonistlerin Gazetecilerin hedef alarak katledilmesine tepki gösteren Doğru Medya Grubu Şanlıurfa Temsilciliği, bir basın açıklaması düzenledi.
Rabia Meydanında düzenlenen basın açıklamasını Doğru Medya Grubu Şanlıurfa Temsilcisi Osman Gülebak okudu.
Basın açıklamasına; Şanlıurfa İnternet Habercileri Derneği Başkanı Ömer Dodanlı, Şanlıurfa Gazeteciler Birliği Başkanı Veysel Polat, Urfa Gaste İmtiyaz Sahibi Erkan Göncü ve basın mensupları katıldı.
Gülebak, işgalci siyonistlerin gazetecilere yönelik bu pervasızlığının nedeni, kamuoyunun sessiz kalmayı tercih etmesinden kaynaklanabileceğine dikkat çekti.
"Gazze'de insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet, bir soykırım yaşanmaktadır"
Gülebak, yaptığı açıklamada, "Gazze'de yıkım, ölüm, vahşet, katliam var. Gazze'nin üstüne bombalar yağıyor. Gazze'de elektrik yok, su yok, yiyecek yok, yaşama hakkı yok. Gazze'de sadece vahşi bir soykırım var. Masum çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, ihtiyarlar ölüyor, gazeteciler ölüyor. Hastanelerde yer yok, yoğun bakımlar işlevsiz, jeneratörlerin yakıtı bitmiş durumda. Evet, bugün Gazze'de insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet, bir soykırım yaşanmaktadır. Ama İslam âlemi sessiz, dünya sessiz, sözde insan hakları savunucuları başını kuma gömmüş durumda. Siyonist işgalci rejim israilin yaptığı saldırılarda son olarak; Gazze’de ölen sivillerin sayısı 3 bin 457'si çocuk, 2 bin 236'sı kadın, 35’i gazeteci olmak üzere 8 bin 306'ya yükseldi." dedi.
"İşgalci siyonistlerle iş tutan Batı medyasının da soykırıma ortak olduğu aşikârdır"
Batı medyasının yaydığı yalan haberlerle işgalci siyonist rejimin katliamlarını örtme görevini üstlendiğini belirten Gülebak, "Bu vahşi soykırım karşısında sözde insan hakları savunucusu Batılı ülkeler, bırakın bu soykırımı durdurmayı siyonistleri daha da cesaretlendirecek tavırlar ortaya koymuştur. Hiç de garipsemediğimiz bu tavır, yüzyıllardır batı adına bize pazarlanan ‘özgürlük, insan hakları ve demokrasi’ gibi değerlerin sadece bir safsatadan ibaret olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yüzyıllardır savunduklarını iddia ettikleri değerleri ayaklar altına alan Batılı ülkeler, bu saatten sonra bu kavramlarla diğer toplumları çok kolay aldatamayacağı gibi bu ikircikli tavırları, her dönem alınlarında kara bir leke olarak duracaktır. Siyonist işgalci rejim bu soykırım ve katliamlarını perdelemek amacıyla daha ilk günden bir takım Batı medyasını yanına alarak Filistin halkı aleyhine ciddi dezenformasyon içeren haberleri dünyayla paylaşmış fakat bu yalanları çok kısa bir sürede ortaya çıkmıştı. Meslek ilkeleri gereği toplumu doğru bilgilendirmesi gereken Batı medyasının, yaydığı yalan haberlerle işgalci siyonist rejimin katliamlarını örtme görevini üstlenmesi aslında Batı medyasının, ne kadar özgür ve tarafsız olduğunu ortaya çıkarmıştır. İnsanları doğru bilgilendirme vazifesini terk ederek işgalci siyonistlerle iş tutan Batı medyasının da bu soykırıma ortak olduğu aşikârdır." diye konuştu.
"3’ü kadın olmak üzere 35 gazeteci meslektaşımız hayatını kaybetti"
Gazetecilerin sadece görevlerini yaptıkları için katledilmesi işgalci rejimin tarihinde bir ilk olmadığını vurgulayan Gülebak, "Dünyaya yaydığı yalan haberlerin ellerinde patladığını gören işgalci rejim, Gazze’de işlediği vahşi cinayetleri dünya kamuoyu duymasın diye hedefine çok zor şartlarda görevlerini yapan eden basın mensuplarını koymuştur. Gazze'ye yönelik devam eden katliamlarda son olarak 3’ü kadın olmak üzere 35 gazeteci meslektaşımız hayatını kaybederken, birçoğunun da yakınları yaşanan katliamın kurbanı olmuştur. Bu sayının daha nereye varacağını da şu an kestirmek güç. Gazetecilerin sadece görevlerini yaptıkları için katledilmesi işgalci rejimin tarihinde bir ilk değildir. Gazetecilerin hedef alınması noktasında sicili hayli kabarık olan işgalci siyonist rejim, daha bir yıl önce kadın gazeteci Şirin Ebu Akile’yi kameralar karşısında katletmişti. Bu katliam karşısında maalesef gerekli tepkiler ortaya konulmadı. Belki de işgalci siyonistlerin gazetecilere yönelik bu pervasızlığının nedeni, kamuoyunun sessiz kalmayı tercih etmesidir." şeklinde konuştu.
"Her türlü riski alarak görevini yapan gazeteci meslektaşlarımızın katledilmesini kınıyoruz"
Gülebak, son olarak Gazze’ye ses olmaya devam edeceklerini ifade ederek şunları söyledi:
"Bizler, saldırıların başladığı ilk günden bu yana mazlum Filistin halkının uğradığı katliamları gündemimizin en üst sırasına koyup Gazze’ye ses olmaya çalıştığımız gibi bundan sonra da bu hassasiyetimizi devam ettireceğiz. Ayrıca bu soykırımı dünyaya duyururken katledilen meslektaşlarımızı da unutmayacak her zaman onlara ses olmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle işgalci siyonist rejimin Gazze’de uyguladığı soykırımı, toplumu bilgilendirme adına her türlü riski alarak görevini yapan gazeteci meslektaşlarımızın ve ailelerinin katledilmesini kınıyoruz. Bu katliamların bir an önce son bulması için başta, uluslararası, ulusal ve yerel basın meslek örgütleri olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarını ve siyasileri gerekli tepkiyi ortaya koymaya davet ediyoruz."
Emniyet görevlilerinin ses sistemi bahanesiyle basın açıklamasına engel olmasına tepki gösteren Gülebak, emniyet görevlilerinin anlaşılmayan bu tavrını kamuoyunun takdirine bıraktığını söyledi.
HABER MERKEZİ