Zina ve Haram Kılınan Yollar
Hutbede, zina; dinen ve hukuken geçerli bir nikâh bağı olmayan erkek ve kadın arasındaki birliktelik olarak tanımlandı. Bu çirkin fiilin, yuvaların dağılmasına, gençlerin umutlarının kararmasına ve toplumun ahlaki değerlerinin kökünden sarsılmasına neden olduğu belirtildi.
Yüce Rabbimizin İsrâ Suresi'nin 32. ayetinde geçen, "Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, hayâsızlıktır, çok kötü ve çirkin bir yoldur," ayeti hatırlatılarak, İslam'ın sadece zinayı değil, zinaya götüren bütün yolları da haram kıldığına dikkat çekildi. Bu bağlamda, gerçek hayatta, sanal âlemde, yazılı ve görsel medyada kişiyi zinaya götüren her türlü söz, tutum ve davranışın haram olduğu ifade edildi. Allah'ın insana emanet olarak verdiği bedenin teşhiri, tesettüre uygun olmayan kıyafetler, aralarında evlenme engeli olmayan bir erkek ve kadının baş başa kalması veya ev arkadaşlığı gibi durumların haram olduğu vurgulandı.
"Masum Gösterilemez" Vurgusu
Hutbede, 'flört, dost hayatı, arkadaşlık, kaçamak, aldatma' gibi kavramlarla zinanın asla masum gösterilemeyeceği belirtildi. 'Gönül ilişkisi, yasak aşk, gençlik hevesi, düzeyli birliktelik' gibi ifadelerle zinayı meşrulaştırmanın harama giden yola kapı aralamak olduğu ifade edildi. 'Çapkınlık' denilerek övünülenin aslında bir zinakârlık ve insanın namusuna göz dikmek olduğu, dolayısıyla haram olduğu dile getirildi. Özellikle, özgürlük adı altında dayatılmaya çalışılan ve Lût (a.s)’ın kavmini helake sürükleyen eşcinselliğin ise Allah’ın lanetlediği bir sapkınlık, haram ve büyük bir günah olduğu kuvvetle vurgulandı.
Teknolojinin Rolü ve Toplumsal Sorumluluk
Akıllı telefonlar, dijital araçlar ve medya aracılığıyla evlere kadar giren gayr-i meşru görüntülerin zinaya giden yolları kolaylaştırdığına dikkat çekildi. İslami ve insani değerleri hiçe sayan müstehcen reklamlar, ahlak dışı tiyatro, sinema ve dizilerin zinayı meşru göstermeye çalıştığı ifade edildi. Dijital mecralardaki evlilik sitelerinin gençleri evlilikten uzaklaştırıp zinaya sürüklediği, dostluk ve dertleşme gibi başlayan kadın erkek arkadaşlıklarının zina batağına çektiği belirtildi. Gözün harama baka baka, kulağın günahı dinleye dinleye, dilin kötülüğü konuşa konuşa zinaya alışıldığı ve bu çirkin fiili işlemenin sıradan hale geldiği uyarısı yapıldı.
Kötülüğün işlenmesi kadar yaygınlaşmasına zemin hazırlamanın da büyük günah olduğu hatırlatılarak, Nur Suresi'nin 19. ayetinde geçen, "Müminler arasında ahlâksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve ahirette can yakıcı bir azap vardır..." ayeti hatırlatıldı. Zinanın ve ona götüren yolların magazin programlarına malzeme olmasının kabul edilemez olduğu, nadir görülen çirkin olayların reyting uğruna haftalarca gündemde tutulmasının toplumun dini ve ahlaki değerlerini hiçe sayan büyük bir sorumsuzluk olduğu vurgulandı. Zina işleyenlerle, bunların kötülüklerini ekranlara taşıyan veya sosyal medyada paylaşanların aynı günahın ortakları olduğu ifade edildi.
Evlilik Panzehirdir Çağrısı
Hutbenin sonunda, zinanın panzehirinin evlilik olduğu belirtildi. Meşru bir evliliğin, insanın bütün kötülüklerden sığınabileceği güçlü bir siper olduğu ifade edilerek, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in evliliğin gözü haramdan koruduğu ve iffeti muhafaza ettiği yönündeki hadisi hatırlatıldı. Gençlerin evliliğe teşvik edilmesi, evlilik çağına ulaşanlara yardımcı olunması ve evliliklerin zorlaştırılmaması çağrısı yapıldı. Aile kurumunu tehdit eden her türlü hayâsızlık ve çirkinliği ortadan kaldırmak için bireysel, toplumsal ve kurumsal sorumlulukların ihmal edilmemesi gerektiği vurgulandı. Başta medya sektörü olmak üzere herkesin, değerleri hiçe sayan programlar yerine, helal haram hassasiyeti olan, iffet ve hayâ sahibi güzel aile örneklerini daha fazla ekranlara ve dijital mecralara taşıması istendi.
Hutbe, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, "...Hiçbir erkek, mahremi olmayan bir kadınla yalnız başına kalmasın; zira yanlarındaki üçüncü kişi şeytan olur..." uyarısıyla son buldu.
HABER MERKEZİ