Ressamın biri yaşadığı dünyada iyi ile kötüyü ayırt etmek istiyordu ve merak ediyordu.
Bunun için de dünyada en iyiyi ve en kötüyü tasvir edecek iki model arıyordu.
Bir gün Gazze şeridinde çok güzel yüzlü, yürekli, cesur, merhametli, halkına ve dinine, insana ve insani değerlere düşkün imanlı bir mücahid, çok güzel ve yiğitçe mücadele veren şahit ve şimdiler de ise (şehid olmuş) kahraman, yakışıklı mı yakışıklı bir adam gördü.
İşgale karşı direnen bu yiğit insanı atölyesine davet etti.
Adam genç, yakışıklı ve iyi sesli idi.Çok Güzel de Kuran okuyordu.
Tam da iyiliğin resmine güzel modellik yapacak durumda idi.İyilik ile bütünleşmiş bir model idi. Yüzyılın iyilik modeli şekilleniyordu adeta.
Atölyesinde onun resimlerini çizdi ve çizdiği o güzellik modellerini atölyesinin en müstesna yerine astı.İyilik modeli parladıkça parlıyor ve etrafına ışık saçıyordu.
Ressam böylece “iyiliğin resmini” çizmiş oluyordu.
Yüzyıl iyilik hareketinin resmini çizmişti.
İyilik bir avuç olarak o yüzde şekillenmişti.
Dökülen pak kanlar o yüzde filizlenmiş ve etrafına ışıklar saçmıştı.
Ressam çok mutlu olmuştu fakat kötülüğün yüzünü de çok merak ediyordu.
Sıra kötülüğün resmini sembolize edecek kötü yüzü çizmeye gelmişti.
Ressam kötüyü aramaya koyuldu.
Fakat bütün aramalarına rağmen kötü yüz için model bulamıyordu.
Ressam bunu bulmakta çok zorlandı. Senelerce böyle bir model aradı.
Fakat bir gün yolu işgal edilmiş topraklara düştü. Bakar ki rezilin biri, domuz suretinde geziyor, sağa sola havlayıp saldırıyor.
Paçavralar içinde masum insanların üzerlerine kimyasal bombalar ile saldıran bir canavar var.
Ne sureti insan suretine benziyordu ne de hareketleri.
Öyle kendinden geçmişti ki batının pislikleri içerisinde yığılmış kalmıştı. Öyle bir durumda idi ki, yüzü kötülükler mecmuasına benziyordu.
Adeta yüzünün her bir hattında farklı bir çirkinlik yansıyordu.
Çok çirkin bir mahlukat görüntüsü arz ediyordu. Ne maneviyat ne de maddiyat kalmıştı.
Elinde avucunda ne varsa hepsini kaybetmişti.
Vampir ve vahşi bir canavar gibi idi.
Ressam yardımcılarına bu adamı alıp atölyesine götürmelerini söyledi.
Sonra da kendisi gidip, adamın o haliyle pek çok resmini çizdi. Öyle bir çizdi ki dünya alem herkes onu tanıdı.
O artık kötülüğün süreti olarak tarih sahnesindeki yerini alıyordu.
İyiler iyilik kervanına katılırken o sırtında cehenneme odun taşıyordu.
Ressam bütün kötülüğü, iğrençliği, yaşlılığı ve inançsızlığı onun yüzünde tasvir etmişti.
Ressam artık mutluydu. Çünkü; artık çok zorlandığı kötülüğün şeklini” o kötü adamın, o vampirin yüzünde tasvir etmişti.
İşte iyiliğin sureti.
İşte kötülüğün sureti.
İşte iki farklı yüz.
Nasıl oluyor da biri iyiliğin modeli iken, diğeri kötülüğün modeli oluveriyor?
Evet, demek ki isteyen iyiliğin yüzü ile isteyen kötülüğün yüzünü tercih edebiliyor.
Aslında bu andan itibaren daha çok değişen ve değişmesi gereken kişiler ise bizler olmalıyız.
Hem iyiliğin sembolü ve hem de kötülüğün sembolü olan modeller kendimizi yeniden tanımaya, herkesi de yeniden tanıtmaya sebep olması temenni ve dileklerimizle.
İşte Yahya Sinvar ve işte netenyahu.
Biri Şehid biri katil.
Tercih sizindir.
Tebrik ederim sayın Mahmut Bey.
Allah razı olsun değerli Mahmutbey kardeşim. Ressam çok güzel tasvir etmiş. Rabbim Gazze’de çağımızın Sahabeleri olan o güzel insanların yar ve yardımcısı olsun. Şehitlerin şehadetleri mübarek kutlu olsun. Rabbim bu kötülüğü yapanları da Kahhâr ismi ile kahru perişan etsin.