Bir yerlerde arıza var.
Hem de büyük bir arıza.
Hata da ısrar ediliyor.
Öyle hatalar yapılıyor ki ölümcül ve yıkıcı.
Bakınız yıllardır halkı Müslüman olan toplumlar fiilen geri kalıyor ve halen de kalmaya devam ediyor, isteyerek de aç bırakılıyorlar.
Bu da yetmezmiş gibi kılıçtan da geçiriliyorlar.
İç kalelerimize kadar inmiş olan bu şer güçler ailelerimizin içine, çocuklarımızın beynine kadar işgale varmış durumdalar.
Ve biz halen yatıyoruz, esaret hayatı yaşıyoruz.
Onlar her alan ve konuda çalışıyor yapıyor, üretiyor ve bize veriyor.
Biz ise sadece yiyor, yan gelip yatıyoruz.
Üreten (yabancı) bizden yeme bedelini de istiyor ve alıyor.
Tabi ki, bu bedeli ürünün fiyatından daha pahalıya bize mal ediyor.
Sonra da pek çoğumuz yabancıya ödeyecek bu haksız ‘ yeme ücretini’ bulamadığı için, diğer yiyenlere saldırıyoruz.
Ve bu durumun tabii sonucu olarak da birbirimizi yiyoruz.
Biz de düşünmek, yapmak, etmek, patent alıp üretmek gibi şeyler yasak.
Üreten akıllılarımız olduysa da bedelini canıyla ödemek zorunda kaldı.
Çünkü; İnsan böyle işlere girişirse, başını görünmez cama! çarpar.
Allah korusun cam tehlikelidir ve yasaktır. Aynı zamanda kesicidir de! İnsanın hayatın mal olur Allah korusun!
Ama iç çatışma,
Sofrada kavga,
Siyasette kavga,
Mezhep ve meşrepte kavga,
Birbirimizin gömleğini yırtmak serbest.
Bunlar ise kişinin özgürlüğündendir, kişinin özgürlüğüne(!) dokunulamaz.
Hem biz, doğuştan savaşçı bir milletiz.
Savaş egzersizleri yapmamız gerekir. İyi talim, terbiye görmemiz gerekir.
Savaş ve hile tekniklerini kendi aramızda uygulamalı olarak öğrenemezsek, kim bize bu savaş eğitimi gibi pahalı bir eğitimi bedava verir?!..
Sonra maazallah aramızda da halledebildiğimiz bu kavga (pardon savaş) eğitimini ki, hallediyoruz zaten, İsrail gibi devletlerin sayelerinde ancak alabiliriz.
Onlar bize bu eğitimi vermek için çok isteklidirler.
Karşılığında tarlalarımızın sadece yarısını istiyorlar.
Değer mi? Bedava eğitim dururken, kendi tarlalarımızı verip eğitim almak!..
Hem tarlalarımızı da kaybettikten sonra nerede ve neyin üzerinde kavga ederiz ki?!..
İsrail veya ABD( Amerika Büyük Devletlerimiz) kendi tarlalarında savaş istemezler.
Eğer biz onların tarlalarında savaşırsak( Yani kavga edersek) gelip bizleri ayıracaklar.
Yani barışı te’sis edecekler. Barış gibi önemli bir olay ise asla bedava te’sis edilemez. Mutlaka bir şeyler vermemiz lazım.
Tarlalarımızı daha önce verdiğimiz için verecek başka bir şeyimiz de kalmamıştır.
Çünkü tarlalarımız yok ki ekip para kazanıp, onlara para verelim.
Onlara vereceğimiz bir tek şeyimiz kaldı, O da bir kaç can.
Zaten bizim tarihten gelen kültürümüzde de ‘vatan ve milletin selameti için fertlerin canları feda edilebilir.’
Bütün bunlar kendi kavgamızı, kendi aramızda sürdüremediğimizden başımıza geliyorlar(!)
İç savaş için vurmasını, kırmasını, parçalayıp, bölmesini bilmek lazım. Eğer bilemiyorsa bir insandan ne hayır beklenebilir ki?
Ayrıca savaşın her bir psikolojisini bilmek lazım(!)
Cana zarar,
Mala zarar,
Namus ve nesle zarar,
Akla- fikre zarar,
Ve yeri gelince de dine de zarar vermesini taktik icabı bilmek lazım(!)
Hele hele Türk ile Kürd’ü birbirine kırdır bak senden güzeli yok!
Şii-Sünni ,Arap – Acem, Türk-Kürt ayrımını körükle,bak o zaman düşman seni yenilmez bir yaman olarak bilecek ve tanıyacaktır (!)