Herkesi kucaklıyorum.
Ama sen diyorsun ki:
Biz tokalaşıyorduk. Peki, ne olacak şimdi? Bu kucaklaşmak da nereden çıktı?"
Evet, şaşılacak bir şey yok. Ama öğrenilecek şeyler var.
Diyorsun ki:
Bugün bizim yaptığımız medeni bir tarz ve aynı zamanda İslami bir selamlaşma şekli değil mi? Hem de herkes buna alışmışken, hem de güzel gidiyorken. Hem baksana! İnsanlar tokalaşıp sevgilerini gösteriyorlar. Peki, bu kucaklaşmak da nereden çıktı?"Hayır, hayır! Doğru olan şey kucaklaşmaktır. Daha doğrusu insanları sevgiyle kucaklamaktır.
Mesela, birisine mektup yazarken veya başka bir iletişim aracıyla konuşurken şöyle deriz:
“Seni sevgiyle kucaklıyorum!”
Hiç “Seni sevgiyle tokalıyorum!” der miyiz? Böyle bir ifade, sevdiğimizi korkutur. Çünkü "tokalıyorum" kelimesi "tokatlıyorum" olarak algılanabilir.
Bazen de iletişim araçlarındaki arızalar böyle yanlış anlamalara yol açabilir. Yine de bize düşen, doğru olanı söylemektir.
Ve doğru olan, insanları kucak dolusu sevgilerle kucaklamaktır. İnanıyorum ki insan, kucaklaştığı kişiyi sever. Fakat tokalaşma, sevginin meydana geldiğini pek göstermez.
Tokalaşarak birbirlerini soranların düşmanlıklarından geçilmiyor. Tokalaşma çok eski bir adettir; çağlar öncesinden kalma bir gelenektir.
Eski çağlarda insanlar genelde ellerinde silah taşırdı. Birbirleriyle karşılaştıklarında zarar verme niyetleri olmadığını göstermek için sağ ellerini uzatır, tokalaşırlardı. Daha sonra güven vermek amacıyla ellerini biraz sıkı tutar ve sallarlardı. Böylece bir çeşit selamlaşmış olurlardı.
Zamanla çeşitli milletler, farklı selamlaşma şekilleri geliştirdi:
Bir İngiliz: “Hey, Con! How are you?” diyerek selamlar.
Bir Çinli: Eğilerek “Osss” der.
Bir kabadayı: “Merhaba arkadaşlar!” deyip elini göğsüne vurur.
Müslüman bir beyefendi: “Selamün aleyküm” diyerek selam verir.
Entel kibar bir bey: “Günaydın, tünaydın” gibi ifadeler kullanır.
Ancak günümüzde zaman değişti, insanlık gelişti. Bu tür selamlaşmalar yeterli olmamaktadır. Daha anlamlı ve içten bir selamlaşma gereklidir.
Karşılaştığında ellerini uzat, kollarını aç ve dostlarını sevgiyle kucakla. Bunun insanlar üzerinde muhteşem bir etkisi olduğunu göreceksin.
Amwrika’ da yapılan bir araştırma bu konuda ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Araştırmada, bir telefon kabinesinde müşteriler üzerinde şöyle bir deney yapılıyor:
Müşteri, telefon konuşmasını tamamladıktan sonra kutu paranın üstünü geri veriyor. Araştırmacı kutuya önceden fazla para koyuyor ve müşteri çıkarken, "İçeride paramı unuttum, aldınız mı?" diye soruyor.
İlk 100 kişilik grup üzerinde yapılan deneyde 96 kişi "Hayır, almadım." diyor ve parayı cebine indiriyor.
Ancak ikinci grup üzerinde araştırmacı, müşterilere selam verip, omzuna dokunarak, biraz sevgi ve yakınlık göstererek aynı soruyu soruyor. Bu sefer, 100 kişiden 96’sı "Evet, aldım." diyerek parayı geri veriyor.
Sonuç: “İnsanlar dokunularak, sevilerek ve yakınlık gösterilerek daha dürüst oluyorlar.”
Eğer dokunmak insanları daha dürüst yapıyorsa, kucaklamak insanları daha da güzelleştirir. Normal sözler, vaazlar ve nasihatler insanlardan yalnızca az bir kısmını etkiler. Ancak beden dili, konuşma dilinden çok daha güçlü bir etkiye sahiptir.
Son Söz
Bir dokunuş, bir gülümseme, bir bakış, bir vaziyet alış, bazen bir saatlik konuşmadan daha tesirli olabilir. Bu nedenle:
Aç kollarını sevgiyle,
İnsanlara sıcaklık ver,
Hiç kimsenin kendini yalnız hissetmesine izin verme!
Kucak dolusu sevgiler, kucak dolusu selamlar!
Herkesi kucaklıyorum.
Tebrik ederim Mahmut bey
İnsanı sevgiyle kucaklayan dostlarının olması kadar güzel bir şey yok bu dünyada… İngiltere’den de olsa seni sevgiyle, samimiyetle ve hasretle kucaklıyorum güzel yürekli ağabeyim.
Çok güzel