Yılbaşı, Noel, Seküler Kutlamalara Bakış

TAKİP ET

Yılbaşı üzerine notlar yazacaktım lakin zihnimde toparlayamadığım için yazmak istemedim

Yılbaşı üzerine notlar yazacaktım lakin zihnimde toparlayamadığım için yazmak istemedim. Geçenlerde biriyle bu konuda yazışınca, düşüncelerimi birkaç nokta üzerinden belirtmek istedim.

Bazıları işi sadece çerez yemeye indirgeyip "ne var bunda ki" modunda. Bu bana göre basit ve derinliksiz bir yaklaşım.

Konuya şuradan giriş yapayım:
İki gün önce yani 27 Aralık günü Milli mücadelemizin öncülerinden ve Kur’an şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un vefat yıldönümü idi. Mazlum bir şekilde öldü bu değerli şahsiyet, nedeni ne acaba?

100 yıldır bu ülkeye ait olmayan elbiseler zorla giydirilmeye çalışıldı.
Takvim değişikliği de bu zorbalıklardan biriydi. Hicri takvimin bizler için manevi değeri vardı. Peygamberin hicreti baz alınmıştı. Takvim tek başına araç gereçtir ama çıktığı inancın/kültürün izlerini taşır. Takvim değişikliği masum bir eylem değil bu nedenle. Değişimler toplumların doğal halleriyle ve öz kararlarıyla olursa anlamlı olabilir. Aynı anda iki takvim bile kullanılabilirdi belki, nitekim Osmanlı Rumi takvimi üretti. Bunlar ayrıca tartışılır. Osmanlı'nın kendisi de ayrı tartışılır.

Bazıları işi Osmanlı’nın yanlışlarına getirme kurnazlığıyla şu an hala aktif kemalist zorbalığa nerdeyse teşekkür modunda olacak, bunu da yutmayız.

Bu halk her ne kadar direnmiş olsa da maalesef torunları rejimin tüm aparatlarıyla (okul,medya vs) dönüştürüldü. Tarihine ve inancına kör hale getirildi. Yılbaşı kutlamalarına asıl tepki buradan geliyor. Dedeler babalardan, babalar çocuklardan daha fazla hissetti rejimin zorbalığını. Zira zamanla insanlar sindirildi ve zorla da olsa kanıksadı. Bu silsileyi unutanlar popüler kültürün etkisinde çabucak kalıp, kraldan çok kralcı olabiliyor.

Yılbaşının hem seküler kutlama yönü var (içkili ve kadın erkek eğlenceli) hem de noel baba ve çam ağacı gibi kültürel figürler var. Tv'lerde yıllarca görünen, millete empoze edilen bu. Kemalizasyonun bu ülkede nasıl işletildiği herkesçe bilindiği halde yılbaşı ile ilgili bazı müslümanların antipatik davranması tuhaf görülüyor bazılarınca. Oysa bu bir bilinç, bir tepki idi. Evet birçok yönümüzle dönüştük, dönüştürüldük ama bu demek değil ki küllerin arasında çıkan dumanı yok sayalım. O bilinci hafife alalım. Umudumuzu kaybedelim.

Tepkiselliğin arka planı bu iken, şunu demeden de geçemem:
Bu konuya kuru fıkıhçı/ezberci anlayışla yaklaşarak tekfir kılıcı sallayanlar ayrı garabet.
"Yılbaşın kutlu olsun diyen kişi kâfir olur" diyen vaiz de tefakkuhsuz bir dini söylemle insanların nefretini topladığının farkında olmalı.

Ey vaiz! Emperyalizmin cici sömürüsü maya tutuyorsa bir sebebi de sensin. Üslupsuz ve hikmetsiz dil, meseleleri analiz etmeden insanları tekfir etmek emperyalizmin ekmeğine yağ sürmek demek.
Müslüman toplumdaki yozlaşma sanki sadece bu imiş gibi vaveylayı koparmak. Neden miras, arazi cinayetleri, ve sair adaletsizliklere karşı bundan daha fazla vaveyla koparılmaz mesela.
Yahut daha önemli konulara hakkıyla değer verilmez. Adalet mesela...
Cidden tek bu konuda değil, maalesef benzeri başka konularda meseleleri analiz etmeden pat diye konuşan kardeşlerimiz kaş yapalım derken, göz çıkarıyor.

Hasılı yılbaşı, ölüme bir sene daha yaklaşma gerçeği ile değerlendirerek evvela tevbe ve istiğfarı gündemimize almalıyız. Önümüzdeki sene için iman zemininde salih ameller üretme, kendini geliştirme, kitap okuma, dil öğrenme, müzik enstrümanı öğrenme, bıranşında ilerleme planları yapmamız gerekir. Zamanın kıymetini iyice tefekkür ederek, yeniden asr suresi üzerinde düşünmek mesela. Birilerinin çerez yemesi üzerinden konuya giriş yaparak, kıyameti koparacak dereceye getirmemek gerek. Rejimin dayatmalarıyla malul hale gelmiş Müslüman çocuklarını bir çırpıda tekfir etmek asla doğru değil.

Noel olgusu da 25 Aralık'ta İsa peygamberimizin doğum günü olarak Hristiyanlarca bilinir ve kutlanır. Neyseki doğumu konusunda mutabıkız. Bu vesile ile de İsa peygambere ve annesi Meryem'e selam göndererek, Kur’an’da nasıl anlatılıyorsa çocuklarımıza anlatabiliriz. Tevhid öncülerini yeniden hatırlamış oluruz.

Ama şu var ki Müslüman olduğunu iddia eden kişi ne yılbaşı gecesinde ne de başka gecelerde içkili ve kadın-erkek karışık eğlencelerin olduğu ortamlara girip kutlama yapamaz, yapmamalıdır. Eğer kitaba ve nebiye iman ediyorsa...

Şunu da unutmadan not edeyim. Maalesef devlet eliyle organize edilen bir kumar çeşidi olan piyangonun da
yılbaşı gecesinin heyecanına dahil edilerek uygulanması kabul edilemez. Devlet bu uygulamasından vazgeçmeli ve kalbinde az da olsa iman közü taşıyanlar bu kumara el uzatmamalı. Helal parasına haram karıştırmamalı. Kendisine çıkmasa bile o senesine haramla başlama bereketsizliğini tercih etmemelidir.