"Urfa'nın yiğit evladı Şehit Hasan Saklanan"

TAKİP ET

Bir takipçimiz 30 Nisan 2024'te Kudüs'te siyonist israil tarafından şehit edilen Kudüs Şehidi Urfalı Hasan Saklanan için bir yazı kaleme aldı.

İşte Şehit Hasan Saklanan için yazılan o yazı;

Urfa’nın yiğit evladı Şehit Hasan Saklanan

“Yürek dayanmadı çocuklar ölürken,

Dünya uyanmadı Gazze ölürken...”

Şehit Hasan Saklanan, 1990 yılında Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde doğdu. Şanlıurfa’ya bağlı Kepez köyünde imamlık yapan Hasan Saklanan evli olup 4 çocuk babasıydı. Köylüleri, 34 yaşında Siyonistler tarafından şehit edilen Hasan Saklanan'ın şehit olmadan önce 3 ay boyunca gözlerinin hep yaşlı olduğunu dile getiriyorlardı. Köylerinin muhtarı da Şehit Hasan'ın Kudüs’e şehit olmak için gittiğini ifade ediyordu.

Gazze'de yaşanan vahşetin acısını yüreğinde bir ateş parçası gibi taşıyan Şehit Hasan, babasının ve yakınlarının da ifade ettiği gibi aylardır Gazze'ye gidebilmenin yollarını arıyordu. Sonunda umduğunu, personeli olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen 4 günlük Kudüs gezisinde bulmuştu, ama hiç kimsenin bundan haberi yoktu. 28 Nisan günü yolculuğa çıkmadan önce oğluna durumu izah eder, 2-3 ay dönmese de kendilerini aramamasını tembihler, ardından eşiyle vedalaşır. Vefa timsali Şehit Hasan, daha önce vefat etmiş abisinin bakmakta olduğu yetimlerini ziyaret eder, onlara harçlık verir ve yengesiyle vedalaşır. Daha sonra annesinden helallik ister; annesi kısık sesle söyleyince "Anne yüksek sesle söyle, kulaklarım helal olsun dediğini duymak istiyor" der. Buna mukabil annesi ‘’Helali hoş olsun’’ der. Şehit Hasan, iki günlüğüne Diyarbakır'a gideceğini söyler ve yanına hiçbir şey almadan sadece pasaportunu alarak evinden ayrılır. Ancak ailesi, onun şehadet haberinden öğrenir Şehit Hasan'ın Kudüs'e gittiğini.

Filistin topraklarına ulaşan kafilenin gün içerisinde düzenleyeceği Kudüs gezisine Şehit Hasan, sağlık ve pasaport sorunlarını gerekçe göstererek katılmaz. Şehit Hasan, kafileden ayrıldığı aynı günün öğle saatlerinde Es-Sahire kapısı yakınlarında işgalci Siyonist askerlere karşı bıçaklı bir kıyam gerçekleştirir ve yaşanan arbede sonunda işgalci askerin açtığı ateş sonucu Şehit Hasan çok arzuladığı şehadete kavuşur. Şehadeti büyük bir yankı uyandıran Şehit Hasan hakkında HAMAS şu taziye mesajını yayınlar: "Biz tek vücut, tek kan, tek dava ve tek düşmana sahip bir ümmetiz. Bu anlayışla, Kudüs'te kahraman eylemi gerçekleştiren Türkiyeli Şehit Hasan Saklanan'ı selamlıyor, O'nu Filistin, Gazze, Kudüs ve Mescid-i Aksa şehidi ilan ediyoruz."

İşgalci siyonist israil'in 7 Ekim'den sonra Filistin topraklarında yaptığı vahşice soykırıma dayanamayan Şehit Hasan, şehadeti isteyerek memleketi Urfa'dan harekete geçerek Kudüs sokaklarında izzetlice bir duruş sergiledi. Şehit Hasan'ın bu ferdi kıyamı tüm ümmetin gönlündeki kıyamın ve direnişin mümessili oldu.

Tarih boyunca da İslam ümmeti ne zaman sıkışsa, birileri caydırıcılığını sınasa, gücünü hafife alsa, zalimler silahlarıyla ona meydan okusa, şehadete namzet aşıklar, büyük fazilete aday olan Allah dostları, salih ve mücahit zatlar, “Evet biz Allah’ın dostlarıyız, biz ahiret yurdunu tercih ediyoruz” diyerek ümmete bir menfez açmış, zalimlerin cüretkarlığına karşı yumruk sallamışlardır. Âlem-i İslam hiçbir zaman bu ulvi çağrıya “lebbeyk” diyenlerden hâli olmamıştır. Bu da tarih boyunca ümmetin kuşatılmasını, tazyik ve tehdit ile boyun eğmesini engellemiştir.

İslam tarihinde şehitler kervanı nasıl ki hep yolda olmuşsa, günümüzde de yine revan olmuştu kervan; Kudüs’ten cennete uzanan. Bu sefer kervanın başında Hasan Saklanan vardı. İçinde yıllardır biriktirdiği şehadet aşkını Kudüs’ün sokaklarında maşukuna kavuşarak ispatladı. Kavuştuğu lütuf ne büyük bir lütuf! Resul-i Ekrem bile sana gıpta ediyor ey aziz şehit! Şöyle diyordu Server-i Enbiya: “Ben Allah yolunda öldürülmek, sonra dirilmek, sonra yine öldürülmek, tekrar dirilmek ve hep bunun böyle devam etmesini isterim.”

Ey yüreğinde Kudüs sevdasını taşıyan, Gazze’deki mazlumların arşı titreten feryadına dayanamayıp herkesten önce koşup gitmeyi kimden öğrendin, kimden aldın bu mukaddes sancağı? Canını cennet karşılığında Rabbe satmayı kimden öğrendin, söylesene...? Yürekten okuduğun, derdini taşıdığın Rabbinin kelamından mı, Peygamberin lisanından mı, Nemruda karşı bedeli ateşe atılmak olsa da hakikati haykıran Halilullah sıfatına mazhar olmuş Hz. İbrahim’den mi, yoksa Şeyh Ahmet Yasin’in füzelerle cennete uçan felçli bedeninden mi aldın talimi?

İşte şehitlik, böyle yüce ihsan sahibi Hasanlara hediye edilen bir lütuf. İhsanlardan-Hasanlardan olmak için ne yapmak lazım bilemiyoruz ki! Şehadetini önceden bilmiyorduk ki, bir öğrenci gibi dizinin dibinde oturup, şehadete giden yoldaki işaret taşlarını senden talim edelim ey şehit! Çünkü sen direnişin safına kazınmış koyu bir mührün, zulme başkaldıran cesaretin ve adanmışlığın gür bir sesiydin. Şehadetin Kudüs sokaklarında tüm dünyaya yankılanan bir direniş ve diriliş çağrısı, parlaklığın etrafı aydınlatan bir mücadele meşalesiydin...

                                                                                 

                                                                              Muhammed Öztürk

 

Hasan Saklanan şehit direniş şahadet Kudüs Muhammed Öztürk