Secde Üzerinden Kopan Fırtına -1-

TAKİP ET

Asıl kıyametin secde edip etmeme üzerinden koptuğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Hepimizin malumu Şeytan, Adem (a

Asıl kıyametin secde edip etmeme üzerinden koptuğunu bilmem söylemeye gerek var mı?

Hepimizin malumu Şeytan, Adem (a.s.)’e secde etmedi ve bulunduğu mekandan veya makamdan kovuldu. Bizden uzak dursaydı bizi pek ilgilendirmeyecekti bu konu ancak kuyruk acısıyla bir kene gibi yapıştı yakamıza. Sanki kendisini yoldan çıkaran dedemizmiş gibi ardı sıra takip etmekle kalmıyor bizi, ensemizden de inmiyor.

Yüce Allah melekleri nur’dan var ederek kendileri için gerekli ve lüzumlu emirleri de serdetmiştir. “Melekler nurdan yaratıldı. Cinler dumanlı alevden, ateşten yaratıldılar. Adem ise size (Kur’an’da) anlatılandan yaratıldı.” (Müslim, zühd, 61, 4/2294)

Bizlere bildirildiği kadarıyla meleklerin kendilerine emredileni yapmaktan çekinmeyen varlıklar olduklarını; “Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.” (Tahrim/6) ayetiyle isyan etmeyen varlıklar olduğunu öğrenmiş olduk. Allah bu durumu bildirmemiş olsaydı, bizler bilemeyecek farkına da varamayacaktık. Değil bu konuda her konuda Allah’ın bize öğrettiğinden başka bir şey demeyiz ve bilmeyiz; “Melekler, ‘Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin’ dediler.” (Bakara/32)

“Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.” (Hicr/27) ayetiyle Yüce Allah; cinlerin yaratılış hammaddesini öğretmiş bulunuyor bize. Ayrıca insanlar gibi ibadetle yükümlü kılındıklarını da; “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56) fermanıyla öğretiyor.

Yüce Allah bize bildirmemiş olsaydı bunu da bilemeyecek belki farkına da varamayacaktık. Hatta; “Hani biz meleklere, ‘Âdem için saygı ile eğilin’ demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!” (Kehf/50) ayetiyle de Şeytan ve nesli aslında bir cin ve biz insanlara da bir düşman olduğunu öğrenmiş olduk.

Kuşkusuz öğreneceğimiz şeyler bunlarla sınırlı değil. Eğer Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla okumuş ve üzerinde kafa patlatmış olsaydık belki de öğreneceğimiz daha çok şey olacaktı.

Kitabımızın bildirimlerinden yola çıkarak cinlerin de hoşlarına gitmeyen bir emirle karşı karşıya kaldıkları vakit tıpkı insanlar gibi isyan ettiklerine/edebileceklerine şahit olduk bu ayetle.

Hz. Adem (a.s.)’in yaratılmasından sonra; “(Allah) buyurdu ki: Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (A’raf/12) ayetiyle de Şeytan’ın secde etmediğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu ayeti mana-i muhalifiyle anladığımız zaman secde etmeyenlerin birer şeytan olduğunu da öğrenmiş oluyoruz. Bu olayın bize öğrettiklerinden yola çıkarak secdenin sadece Şeytan için değil, insanlar için de kıyamet fişeğinin patlamasına sebep olduğunu söyleyebiliriz. Gerçi Hz. Adem (a.s.)’in yaratılması diğer varlıkları pek ilgilendirmese de Şaytan’ı yakından ilgilendirdiğini “Secde et” emriyle vakıf oluyoruz.

Bir de hayvanat ve nebatat yaşıyor bu alemde. Hayvanlardan bahsederken Yüce Allah; “Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” (Hac/36) diyerek biz insanlar için var edildiklerini belliyoruz. Nebatattan da bahsederken Yüce Allah; “Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir.” (Casiye/13) ayetiyle de insanların hizmetine verildiklerine şahit oluyoruz. Hatta cansız birer varlık olarak bildiğimiz yer yüzü ve gök yüzü için de Yüce Allah; “Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.” (Casiye/11) ayetinden anladığımız kadarıyla her şey Yüce Allah’a boyun bükmüş vaziyette.

Peki ya insanlar? Peki ya cinler?İnsan ve Cin haricindeki hiçbir mahlukat Allah’ın emirlerine itiraz etmedi, karşı da gelmedi. Yapmıyorum, hesabıma gelmiyor diyen de yok. Kıyasa kalkışarak, kendince emirler ve nehiyler icat eden de bulunmuyor. Aklını ilahlaştırarak diklenen da yok.

Kimisi kendisinin başı boş bırakıldığına inandı, kimisi verilen emri beğenmediğini iddia etti kimisi de medeni olduğunu ileri sürerek daha iyi bir din(!) uydurabileceğini ileri sürerek karşı geldi ve diklendi. Hatta zaman zaman Firavun ve avanesi gibi ilahlık bile tasladı.

Halbuki; “İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanır?” (Kıyamet/36) ayetinden öğrendiğimize göre bir göreve mebni olduğuna şahit olduk.

 

Van İpekyolu park yeşil alan